BUGÜNÜN GÖZÜ KÖR, KULAĞI SAĞIR MI?
Haftaya damgasını vuran gelişme, ana muhalefet partisi
CHP’de yaşandı. Partinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, son dönemde peş peşe
yaptığı flaş açıklamalarla gündeme gelmeyi başarıyor. Bu kez de partisinin
geçmişteki yanlışları sebebiyle “helallik” almak için yola çıkmayı niyet etmiş.
CHP’nin çağrısına AK Parti’nin yanıtı kesin olarak bir ret olmasa da kabul de
olmadı. Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin geçmişteki hatalarını üstlenip böyle bir işe
koyulması elbette bir bakımdan olumlu karşılanabilir. Neticede özür dilemek bir
erdemdir. Fakat ortada birtakım çelişki rüzgârları esmektedir. Neden?
Geçmişinde yanlışları olan bir CHP var, peki geçmişindeki karanlıkları olan
CHP’nin bugün çok temiz bir parti olduğundan dem vurulması ne kadar doğru emin
değilim. Zira; şimdiden iktidar gibi naralar atan Kılıçdaroğlu ve tayfası,
iktidar olabilmek uğruna kendilerine her türlü taktik ve yolu meşru
görmekteler. Terörist başları tarafından kendilerine düzülen övgülere kayıtsız
kalmaları, Gezi direnişinin baş mimarlarından Osman Kavala’ya ve onu serbest
bırakma çağrısı yapıp sonradan cayan büyükelçilere, 6-8 Ekim olaylarının baş
müsebbibi eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a ve dahi şehit
yakınına küfreden İYİ Partili Lütfü Türkkan’a sahip çıkması, Cumhuriyet Halk Partisi’nin
bugünün de nasıl olduğuna dair bizlere yeterince ipucu veriyordur herhalde. Dün
AK Parti’ye “Teröristlerle masaya oturdular” dedikleri ama bugün toz
konduramadıkları terör partisi HDP’yi bugün hali hazırda savunup ittifaka dahil
eden de bugünkü CHP değil miydi? Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun, Atatürk’ün kurup
bizlere bir miras olarak bıraktığı partiyi bugün nasıl bir yere getirdiği
buradan açık ve net bir şekilde görülmektedir.
Darbeye çelişkili bakış
CHP liderinin sıkıntılı bir 15 Temmuz geçmişi de var.
Diyarbakır Cezaevi, 28 Şubat postmodern darbesi, CHP’li Nur Serter ile
özdeşleşen ikna odası mağdurları dahil birçok grup ile helalleşmeye çıkacak
olması iyiye bir işarettir. Fakat 15 Temmuz darbe mağdurlarına “militan”
benzetmesi yapmış, 15 Temmuz akşamı tankların arasından geçip Bakırköy Belediye
Başkanı’nın evine giderek neler olduğunu takip etmişti. O fotoğraf özellikle o
gecenin mağdurları tarafından, darbeye karşı direnen bütün milletimiz
tarafından asla ve kat’a unutulmayacaktır, unutturulmayacaktır. Bu da yetmedi “kontrollü
darbe” gibi talihsiz bir söylemde bulunması, KHK söylemleri ile FETÖ’cü
hainleri cesaretlendiren açıklamalarda bulunması da cabası. 15 Temmuz’un mağdurlarıyla, şimdi destek
olduğunuz ve sonunda açık bir şekilde ittifaka aldığınız terör örgütü PKK’nın
siyasi uzantısı HDP’nin mağdur ettiği Diyarbakır anneleri ile de birkaç yıl
sonraki seçimlerde mi helalleşeceksiniz? Nasıl bir helallik anlayışı bu?
Helalleşme dediğiniz, geçmiş gelecek bakılmaksızın bütün kesimlerle ve seçim
gözetmeksizin olur.
Yandaşları bile onaylamıyor
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ileriyi işaret eden bütün bu
hamleleri 2023 seçimleri için bir stratejiden başka bir şey değil. Kazanmak
için her şeyi mübah gören anlayışla sağa sola deyim yerindeyse saldırmakta.
Vaktiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan da helalleşme istemişti evet ama bir farkı vardı;
Erdoğan kazandığı bir seçim sonrası bu çağrıda bulunmuş fakat bunu o dönem
kınayan, ancak şimdi belli kesimlerden helallik isteyen CHP’den “hesaplaşma”
yanıtını almıştı. İkiyüzlülüğün sınırı yok tabii. Yandaşları bile Kılıçdaroğlu’na
“Neden böyle bir şey yapıyorsun, asıl onlar özür dilesin” diyor. Başörtülülere
bunu diyen Levent Gültekin örneğin. Onlar ters manyal de yapıyor olabilir
bilemem. Lakin Ömer Çelik’in dediği gibi; hamle olumlu, samimiyeti sorgulanır.
Özetle partinizin bütün günahını geçmişe ihale etmek bir çözüm olamaz sayın Kılıçdaroğlu.
Geçmişle helalleşeceksiniz, peki ya bugünün gözü kör, kulağı sağır mı? Onu da
isterseniz bir düşünün.
Muhammet YILMAZ