İNSANİYET NAMINA…
Kadının özgür olmadığı bir ülkede adaletten söz
edemezsiniz. Hele o ülkede cani bir kesimin sebep olduğu erkek terörü devamlı
olarak artış gösteriyor, her gün bir kadın daha sudan sebeplerle öldürülüyor ya
da ağır fiziksel ve ruhsal yaralar almış şekilde terk ediliyorsa sorun artık
içinden çıkılamaz derecede büyük bir hale gelmiş demektir. Elbette ki bizim
ülkemizden dem vurmak suretiyle söylüyorum bunları. Her şeyden önce vicdanlı ve
kadını çok seven, değer vermeyi şiar edinen bir erkek olarak, Türkiye’de her
geçen sayısı artan, önü alınamayan kadın cinayetlerine nasıl dur denilebilir
bilemiyorum. Keşke buralarda görüş belirtmek dışında elimden bir şey gelse diye
hep düşünüyorum ama işin içinden çıkamıyorum. İşte; konuya dair hepimizin
yüreğini yakan bir gelişme daha yaşandı. Genç bir mimar Başak Cengiz isimli bir
hanımefendi, Can Göktuğ Boz isimli ruh hastası bir cani tarafından öldürüldü.
Nasıl öldürüldüğünü özellikle ifade etmiyorum ki cinayetin en acı tarafı da
orası. Bırakın kadın cinayetlerinin azalmasını, her geçen gün boyut atlayan bir
durumdan söz ediyoruz. Açıkçası bu iş daha nereye kadar gidecek merak ediyorum
doğrusu. Sayısının ciddi anlamda fazla olduğunu düşündüğüm bu namussuz erkek
kesimi ya da her gün birilerine bulaşan bu taciz, tecavüz ve şehvete bağlı
cinnet ve vahşilik, ya da başka her türlü adına her ne deniyorsa benim
söylemeye dilim varmıyor, skandalının başka birilerini bulmasına daha fazla
seyirci kalınmamalı. Dişe dokunur bir şeyler yapılmalı. Bu her şeyden önce
insan olmanın, insan hayatına verdiğimiz değerin ne derece olduğunun
göstergesidir.
Kadın için adalet
Bu kadar sözü laf olsun diye değil, gerçekten içimden
geldiği için söylüyorum. İnsaniyet namına yazdığım bu satırların bahsettiği
olaylar zincirinden toplum olarak sorumluyuz. Çünkü birçok kadınımız sokakta
yalnız gezerken içinin bir köşesinde haklı bir kaygı ile yaşıyor her
dakikasını. Düşünün; bir kadın evinin kapısından dışarı adımını attığında,
başına bir şey gelmeyeceğinin garantisini şu ortamda verebilen var mı?
Dolayısıyla biz toplum için adaleti sağlamak istiyorsak buna kadın için adaleti
sağlamakla başlamalıyız. Çünkü bu kadar gündemde olması, adalet bağlamında en
çok bu konuda eksik olduğumuzu gösteriyor.
Caydırıcılığı sağlamadıkça
Suçtan caydırıcılık çok önemli. Adalet Bakanlığımız
çeşitli yargı reformları üzerinde çalışıyor. Umarım bu yönde gereken adım tez
zamanda atılır. Zira Bakan Abdulhamit Gül’ün katledilen vatandaşımızın ailesini
ziyaretinde konuyla ilgili çalışmalar gündeme gelmiş, bununla ilgili adımlar
hızlandırılmıştır diye ümit etmekteyim. Caydırıcılığı sağlamadıkça bu konuda
yol almamız mümkün değildir. Bunun için sert adımların gündeme getirilmesinden
şüphe edilmemeli diye düşünüyorum. Bu arada toplum olarak bilinçlenmemiz gerektiğini
de unutmayalım. Ben gün içerisinde girdiğim 20-30 haberin “Boşanmak istedi,
katledildi, Bir kadın cinayeti daha” başlıklı haberlerin gündemi işgal etmesini
istemiyorum. Şuan için bir ütopya gibi duruyor lakin; dilerim toplum için,
kadın için insanlığın sağlandığı bir Türkiye hayalimiz gerçek olur. Bütün namuslu kadınlarımıza saygı, sevgi ve hürmetlerimle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder