8 Mart 2020 Pazar

Yaşamın İçinden: Kadın İçin İnsanlık

KADIN İÇİN İNSANLIK


İşte yeni bir yılın yeni bir 8 Mart’ı geldi çattı. Kırmızı Alan olarak geçen yıl yayına girdiğimiz ilk günden bu yana kadına ayrı bir önem verdik, kadına ilişkin hiçbir konuya duyarsız kalmamaya gayret gösterdik. Geçen yıl hatırlayınız “Kadınına Sahip Çık, Değer Ver” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. O yazı şuanda hali hazırda bir blog platformu olarak hizmet veren Kırmızı Alan’ın en çok görüntülenen yazısı oldu ve bir rekora imza attı. Bu yıl da sloganımızı “Kadın İçin İnsanlık” olarak belirledim. Çünkü kadınımıza verilen önemin sözde kaldığını, özde samimi bir anlayışa dönüşmediğini görmekteyim. Bu konuya değineceğim ama tarihe doğru yolculuk yapalım öncesinde. Geçtiğimiz yıl yazdığım yazıda Kadınlar Günü’nün ortaya çıkış hikayesini anlatmıştım. Enteresandır, Avrupa ve Amerika’da birçok özel günün çıkış hikayesi duygusal sebeplerden çok ticari sebeplere dayanıyor. Ki bu yüzden de aslında 8 Mart’ın asıl adı “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”dür. Çünkü kadın işçi hareketleri sonucunda ortaya çıkmış bir gündür. Geçen yıl uzun uzun anlattım o yüzden özet geçeceğim; ABD’nin New York kentindeki bir dokuma fabrikasında 40 bin kadının 8 Mart 1857 yılında daha iyi çalışma şartları istemesi sonucu yaşanan grevin ardından polisin işçilere saldırması ve onları içeriye kilitlemesi sonucu çıkan yangında 120 kadın işçi feci şekilde can vermişti. Aslında o dönem takvimine göre bu olayın gerçekleşme tarihi 23 Şubat’tır fakat Avrupa ve Amerika Gregoryen olarak da bilinen Miladi takvime denk gelen tarihi esas almıştır. Sonrasında pek çok ülkede ve Türkiye’de 8 Mart, Dünya Kadınlar Günü olarak kabul edildi. Yani herkes bizim gibi duygularını baz alarak yorumlamıyor 8 Mart’ı. Ama biz her yönümüzle farklıyız. Bizim geçmişten bu yana gelen kültürümüzde kadının her zaman ayrı yeri olmuştur. Ki bu geçmişten bugüne nakledilen bilgilere bakacak olursak Orta Asya’nın Göktanrı inancına kadar uzandığını görmemiz mümkündür. Orta Asya’da kurulan ilk Türk devletlerinin töresinde meclis görevi gören toylara hakanın olmadığı zamanlarda hatunlar başkanlık ederdi öğrendiğimize göre. Ve Cahiliye Dönemi’nde putlara tapan Mekkeli müşriklerin kız çocuklarını diri diri gömme gibi akla ziyan uygulaması İslam medeniyetinin Arap Yarımadası’na hakim olmasıyla son bulmuştu. Çünkü İslam kadına değer verilmesini öngörmekteydi. Türkler olarak zaten geçmişte de kadına veren toplumduk ki 754 Talas Savaşı ile İslam medeniyetinin çatısı altına girmemiz sonrası da bu anlayış uzun yıllar devam etti. Selçuklu’dan Osmanlı’ya ardından bugün Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar kadına verdiğimiz değerin Avrupa’dan ve Amerika’dan daha büyük olduğunun her türlü iddiasına girerim. Ancak gelin görün ki son yıllarda bizi bu konuda yalanlayan çok fazla gelişme yaşandı. Çocukluğumdan bu yana unutamadığım Münevver Karabulut cinayeti ilk kez bana kadına karşı vahşeti gösteren örnek oldu. Aradan yıllar geçti, 2015 yılında Özgecan Aslan cinayetiyle birlikte kadın cinayetlerinde gözle görülür bir artış yaşandı. Helin Palandöken, Güleda Cankel, Ceren Damar Şenel, Emine Bulut, Ceren Özdemir vs… Arada unuttuğum muhakkak olmuştur, düşünün o derece fazla. Bu millet onları unutmadı ve unutmayacaktır.

İhanetin daniskası


Şimdi soruyorum size, en çok da erkek milletine; bu mudur bizim insanlığımız? Nerede o geçmişten bugüne kadınımıza verdiğimiz değer? Bu en kutsal tarihi değerlerimizden birine karşı ihanetin daniskasıdır. İşte bu yüzden bu yıl Kırmızı Alan’da Kadınlar Günü sloganını “Kadın İçin İnsanlık” olarak belirledim ve bu yazıyı kaleme aldım. Unuttuğumuz birtakım değerlerimiz hatırlatmak adına böyle diyorum ve diyeceğim. Türk milleti olarak geleneklerimizle değerlerimize olan bağlılığımız sayesinde biz bugünlere kadar dimdik ayakta durmak suretiyle geldik. Kadına verdiğimiz değeri unuttuğumuz, yeniden farkına varmamız gerektiği açık. Bunun da yolu bilinçlenmekten, bilinçlendirilmekten geçiyor.

Kadın örgütlenmeleri ve duyarlılık


Geçtiğimiz yıl belirtmiştim yine altını çizmek istiyorum çünkü hala belirgin bir değişim söz konusu değil. Kadın örgütlenmeleri sadece 8 Mart’ta feminist yürüyüşü gerçekleştirmek veya kadın cinayetleri yaşandığında protesto etmek mi ortaya çıkacak? Daha aktif olmaları ve devletle çatışmanın değil koordineli çalışmaların yapılması gerektiğini söyledim yine söylüyorum. Siz bu kadar pasif olduğunuz ve bazı konularda devletle çatıştığınız sürece kadına verilen değer unutulmaya ve kadın cinayetleri gündemde kalmaya maalesef devam edecek. Onun için uyarımı bir kez daha tekrarlıyorum. Lafı daha fazla uzatmayalım. Son sözüm duyarlı ve kadınımızı seven ve değer veren bir erkek olarak kadın için insanlık, insanlık için kadın diyor ve bütün kadınlarımızı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde saygıyla selamlıyorum.

Muhammet YILMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder