KADIN İÇİN İNSANLIK

İşte yeni bir yılın yeni
bir 8 Mart’ı geldi çattı. Kırmızı Alan olarak geçen yıl yayına girdiğimiz ilk
günden bu yana kadına ayrı bir önem verdik, kadına ilişkin hiçbir konuya
duyarsız kalmamaya gayret gösterdik. Geçen yıl hatırlayınız “Kadınına
Sahip Çık, Değer Ver” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. O yazı
şuanda hali hazırda bir blog platformu olarak hizmet veren Kırmızı Alan’ın en
çok görüntülenen yazısı oldu ve bir rekora imza attı. Bu yıl da sloganımızı
“Kadın İçin İnsanlık” olarak belirledim. Çünkü kadınımıza verilen önemin sözde
kaldığını, özde samimi bir anlayışa dönüşmediğini görmekteyim. Bu konuya
değineceğim ama tarihe doğru yolculuk yapalım öncesinde. Geçtiğimiz yıl
yazdığım yazıda Kadınlar Günü’nün ortaya çıkış hikayesini anlatmıştım.
Enteresandır, Avrupa ve Amerika’da birçok özel günün çıkış hikayesi duygusal
sebeplerden çok ticari sebeplere dayanıyor. Ki bu yüzden de aslında 8 Mart’ın
asıl adı “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”dür. Çünkü kadın işçi hareketleri
sonucunda ortaya çıkmış bir gündür. Geçen yıl uzun uzun anlattım o yüzden özet
geçeceğim; ABD’nin New York kentindeki bir dokuma fabrikasında 40 bin kadının 8
Mart 1857 yılında daha iyi çalışma şartları istemesi sonucu yaşanan grevin
ardından polisin işçilere saldırması ve onları içeriye kilitlemesi sonucu çıkan
yangında 120 kadın işçi feci şekilde can vermişti. Aslında o dönem takvimine
göre bu olayın gerçekleşme tarihi 23 Şubat’tır fakat Avrupa ve Amerika
Gregoryen olarak da bilinen Miladi takvime denk gelen tarihi esas almıştır.
Sonrasında pek çok ülkede ve Türkiye’de 8 Mart, Dünya Kadınlar Günü olarak
kabul edildi. Yani herkes bizim gibi duygularını baz alarak yorumlamıyor 8
Mart’ı. Ama biz her yönümüzle farklıyız. Bizim geçmişten bu yana gelen
kültürümüzde kadının her zaman ayrı yeri olmuştur. Ki bu geçmişten bugüne
nakledilen bilgilere bakacak olursak Orta Asya’nın Göktanrı inancına kadar
uzandığını görmemiz mümkündür. Orta Asya’da kurulan ilk Türk devletlerinin
töresinde meclis görevi gören toylara hakanın olmadığı zamanlarda hatunlar
başkanlık ederdi öğrendiğimize göre. Ve Cahiliye Dönemi’nde putlara tapan
Mekkeli müşriklerin kız çocuklarını diri diri gömme gibi akla ziyan uygulaması
İslam medeniyetinin Arap Yarımadası’na hakim olmasıyla son bulmuştu. Çünkü
İslam kadına değer verilmesini öngörmekteydi. Türkler olarak zaten geçmişte de
kadına veren toplumduk ki 754 Talas Savaşı ile İslam medeniyetinin çatısı altına
girmemiz sonrası da bu anlayış uzun yıllar devam etti. Selçuklu’dan Osmanlı’ya
ardından bugün Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar kadına verdiğimiz değerin
Avrupa’dan ve Amerika’dan daha büyük olduğunun her türlü iddiasına girerim.
Ancak gelin görün ki son yıllarda bizi bu konuda yalanlayan çok fazla gelişme
yaşandı. Çocukluğumdan bu yana unutamadığım Münevver Karabulut cinayeti ilk kez
bana kadına karşı vahşeti gösteren örnek oldu. Aradan yıllar geçti, 2015
yılında Özgecan Aslan cinayetiyle birlikte kadın cinayetlerinde gözle görülür
bir artış yaşandı. Helin Palandöken, Güleda Cankel, Ceren Damar Şenel, Emine
Bulut, Ceren Özdemir vs… Arada unuttuğum muhakkak olmuştur, düşünün o derece
fazla. Bu millet onları unutmadı ve unutmayacaktır.
İhanetin daniskası

Kadın örgütlenmeleri ve duyarlılık

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder