
BEKA,
İKTİDAR VE MUHALEFET
Aslında
farklı bir konuyu yazmamız gerek fakat gündem ve bültenlerin yönlendirdiği bir
çizgide hareket ettiğim için o bağlamdan kopmamak adına bu hafta biraz daha
irdelemek adına ele aldığım konu yine beka ve geçim olacak. İki hafta kadar
önce “Neden Beka Sorunu” isimli yazımda bekayı kapsamlı bir şekilde
anlatmıştım. Kısaca o yazıyı özetleyip sonra yine buradan devam etmek gerekirse
Türkiye’nin beka sorunu içimizde kol gezen ve güney sınırında faaliyet gösteren
terör örgütleridir. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin geleceği açısından olaya bakmaya ve daha
çok sistemin prestiji üzerinden bekayı anlatan bir strateji yürütmeye
çalışıyor. Bu bana kalırsa yanlış. Çünkü ekonomik durumumuzun çok iyi olmadığı
bir ortamda, halkın taşerona kadro, meyveye sebzeye zam geldi, köprü ve
otoyollara “sehven” zam yapıldı yaygarasını kopardığı bir noktada, ulusal
bekayı tartışmaya açmak suretiyle bir seçim kampanyası yürütmek akla mantığa uyan
bir yaklaşım değil. Üstelik AK Parti seçimlere “Gönül Belediyeciliği” gibi son
derece anlamlı bir temayla çıktı ve “Memleket İşi Gönül İşi” dedi. Bu ne demek;
belediyeler gönüllere girecek ve millete gönülden hizmet etmeyi amaç edinecek.
Fakat gündemde yer alan haberler “Gönül Belediyeciliği” temasının daha işin
başında sözde kaldığını göstermekte. MHP’ye bakalım, onlar zaten belirledikleri
sloganla baştan yerel seçimlerle çok ilgilenmediklerini, daha çok ittifak ve
sistemin geleceğini düşündükleri söylem ve davranışlardan anlaşılabiliyor.
Lakin, Millet İttifakı partileri Cumhur İttifakı’nın tuzağına her an düşebilir.
Neden? CHP’li Özgür Özel’in beka tartışmasına ilişkin yapmış olduğu “1923’te
Cumhuriyetin ilanı ile beka sorunu bitti” açıklaması da doğru olmamakla
birlikte milli meseleleri önemseyen kesimler adına talihsiz bir açıklama. Yine
de halkın geçim meselesinin çok yoğun bir şekilde konuşulduğu bir ortamda çok
fazla dikkate alınacağını sanmıyorum. Burada asıl mesele yönlendirilmiş gündeme
alet olup olmamakla ilgili bir mesele. Millet İttifakı’nın beka söylemine
antitez oluşturmaya çalışması istemeden bile olsa oraya doğru savrulmanın ilk
adımı olabilir.
Muhalefet
çatısı çatlak
Geçtiğimiz
gün Cumhurbaşkanı Erdoğan Sivas’tan başlayarak seçim mitinglerine startı verdi.
Orada da en çok beka söylemi öne çıktı. Domates, sivribiber, ıspanak diyenlere
beka ile cevap verdi. Yani yine milli meseleleri köpürtmeye çalışarak halkın
duygularına hitap etmek istedi. Ayrıca o mitingde KİT(Kamu İktisadi Teşekkülleri)’lere
kadro diye bağıran grubu provokatör olarak niteledi. Bakın halkın derdi
seçimden çok geçim diye boşuna demiyoruz. Onun için sayın Cumhurbaşkanı adına
talihsiz bir davranıştı diyebiliriz. Diğer yandan kabine de zam söylemleriyle
çok açık vermekte. Peki Millet İttifakı’nı da biraz masaya yatıralım, acaba
onlar ne yapıyor? Hiçbir şey. Hala aday belirlemekle meşgul. Sağda solda istifa
rüzgarları esiyor. Bakın sırf tepedeki yönetimlerinin başarısızlığı ve süreci
iyi yönetememesi ve önüne altın tepside sunulan birçok fırsatı değerlendirmeyip
elinin tersiyle itmesinden dolayı CHP ve İYİ Parti bu seçimde oy kaybına
uğrayabilir. Eğer zaten 24 Haziran sonrası süreçte partiye cephe alan ama
seçimler adına bunu bile sineye çeken taban ikna olmaz, bir de AK Parti üzerine
beka gibi milli meseleler ve parti ideolojisini iyi anlatmak suretiyle,
belediyeciliği bunun üzerinden ilişkilendirmeyi başarırsa tablo onlar açısından
vahim olur. Bakın çok tecrübeli bir gazeteci seçimin çatısı üç ana unsurdan
oluşur demişti. Nedir onlar; aday, teşkilat ve parti. CHP ve İYİ Parti’de
özellikle üç büyükşehir üzerinden değerlendirirsek adayların kendi
performansları başarılı denilebilir, halka dokunabiliyorlar gördüğüm kadarıyla.
Öyle ki Erdoğan doğrudan bu adayları hedef alıyor, adaylar çok iyi manevra
yapmak koşuluyla o saldırıları geri püskürtebiliyor. Böylece aslında
dezavantajlı görünen bir durumu avantaja çevirmeyi bildiler. Ancak tam bir
uzlaşmayla gelmedi bu adaylar. Teşkilat deseniz ilçe adayları belirlenirken
sert tartışmalar oldu. İstifa edenler veya istifa edip geri çekenler oldu vs. İki
partide de tartışmaların ardı arkası kesilmedi, üstüne üstlük bunlar kamuoyuna
yansıdı. Dolayısıyla muhalefet çatısında çatlak var. Bakın iktidarda bu
tartışmalar olmadı. Adaylar belirlendi, üzerinde uzlaşıldı, teşkilat şuanda
sahada çalışıyor, aynı şekilde parti de sahada ideolojisini anlatıyor. Bu
pencereden baktığımızda ibre Cumhur İttifakı’ndan yana. AK Parti ve MHP’nin
oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın kaybedeceği nokta milli meseleler ve beka
sorununu hükümet sistemi üzerinden anlatıp, halkın ekonomisi, sorunları ve
geçim derdine çok fazla odaklanamama olacaktır. Millet İttifakı ise teşkilat ve
parti başarısızlığı, alternatif çözüm üretmemesi ve ideolojik düşmanlıkla
hareket etmesinden yana kayıp yaşayacaktır. Halk böyle bir ortamda bana kalırsa
ya kararsız kalacak, ya da en son parti ideolojisini değerlendirecek ve buna
göre bir karar verecektir.
Muhammet YILMAZ
Ak Parti İstanbul ve Ankara'yı kaybetsin diye, bütün dış gudumlu mihraklar avuçlarını ovuşturarak bekliyor. Gerçekleşeceğini sanmıyorum ama velev ki öyle bir şey olursa o zaman icimizdeki hainleri sari yelek giydirerek piyasaya sürecekler.. İste beka sorunu budur bence.. Ama inşallah avuçlarını yalayacaklar. Güzel yazin için tebrik ederim ama bir de bu cepheden bakarsan sevinirim..
YanıtlaSil