18 Şubat 2019 Pazartesi

Politik Eksen: Tanzim Satış, Tanzim Ekonomisi ve İşsizlik

TANZİM SATIŞ, TANZİM EKONOMİSİ VE İŞSİZLİK

Halkın geçim derdinin had safhada olduğu bir noktada, eskiden de uygulanan bir model uygulanmaya başlandı; Tanzim satış. İşte bu model üzerinden uygulanan bir ekonomi politikası, yeni bir terimle anlatacak olursak bir “tanzim ekonomisi” halk nezdinde şuan dolaşımda. O yüzden ekonomiyi detaylıca konuşmak gerek. Kabine yetkililerinden hep ekonominin iyiye gittiği yönünde açıklamalar okuyoruz. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ağız birliğiyle aynı şeyleri söylüyor. Devletin ekonomisi iyi olabilir, ama halkın ekonomisi iyi değil. Halkın ekonomisi iyi olsaydı tanzim ekonomisi tedbiri alınmazdı. Piyasada birtakım stokçular ve fırsatçılar nedeniyle fiyatlar yükseldi, buna mani olmak için tanzim ekonomiye geçildi. Geçici olarak işe yaradığını söyleyebiliriz, kısa vadede fiyatlar belli oranda düştü, fakat bu durum kendi halinde satış yapan esnaf ve pazarcıyı da vurdu. Kurunun yanında yaş da yandı yani. Onun için tanzim ekonomisi uzun vadede kalıcı bir çözüm değil, kente göçen işçinin toprağına döndürülmesi, başka bir deyişle üretimin artırılması şart. Aynı şekilde üretim için de istihdam şart. Taşıma suyla değirmen dönmez. Çarkların aralıklarla değil, sürekli olarak çalıştırılması gerek. Bir de şöyle bir gerçek var ki bu durum, hükümetin kendi hatalı politikalarına yine kendisinin alternatif olarak ürettiği bir çözüm. Yıllardır Türkiye’de muhalefet sorunu var deniyor. İşte buyrun, bu da gerçekten böyle bir problem olduğunu doğrular nitelikte. Bir yandan işsizlik arttı yüzde 12,3 oldu, kredi notu ve görünümü sabit kaldı vs… Ne işe yarar bu ülkedeki muhalefet? Sadece eleştirmek problemi çözmüyor. Türkiye’de siyaseti kalitesizleştiren de esas olarak bu; nefret söylemi ve laf yarıştırmak. Siyaset bu durumda olunca ekonomi de ister istemez bir yerden sonra bozuluveriyor. Bekayı konuşurken ısrarla halkın geçim derdinde olduğunu her fırsatta vurgulamam tam da bu yüzden. Ekonomiyle yakından ilgilenen bir arkadaşımla da bu meseleleri her zaman konuşuyoruz, şimdiki durumu da değerlendirdik, çok önemli tespitler yaptı ve; “Tanzim satışların çok geçici bir çözüm olduğunu düşünüyorum. Halk memnun edilirken üretici, pazarcıyı da küstürmemek gerek. Alternatif güzel ancak satıcılara ne olacak? Kurunun yanında yaş da yanıyor. Artan benzin fiyatları dahi pazara/marketlere yansıyor. Bunlar için çözüm üretilmeli. Zararına satışlar başladı marketlerde. Aradaki onca masraf hiçe sayılıyor. Ve bu kısa sürede başka krizlere kapı aralar. Yani bir tarafı onarırken(halk) diğer tarafı(üretici) yıkıyorlar farkında olmadan. İşsizlik 4 milyona yaklaştı ve TÜİK verilerine baktığımızda sanayi üretimindeki düşüş, üretimin ne kadar içler acısı olduğunu gözler önüne seriyor. Berat Albayrak cari açıktan cari fazlaya geçtiğimizi söyledi. Cari açık azalıyor diyoruz fakat cari açığın azalması, sanayi üretiminin düşüşünden kaynaklanıyor. Türkiye’de üretim büyük ölçüde ithal girdilerle sağlandığı için, cari açığın düşmesi ithalatın düşüşünü anlatıyor bizlere. Üretim olmayınca ithalat olmaz, ülkeye girdi çıktı sağlanamaz ve cari açık düşer. Dünya melek yatırımcıların yarın Türkiye’ye gelmesi, küresel anlamda fon bulma ümidi, petrol arayışlarımızın sürmesi de önemli bir ipucu olabilir mi diye düşünüyorum. Öte yandan çiftçiye verilecek hibelerin artırılması da yakın zamanda gündemdeydi” dedi.

Çözüm getirilmiyor

Yukarıda ismini vermeyeceğim arkadaşımın özellikle tanzim ekonomisi konusunda söyledikleri benim değerlendirmemle benzer noktada görüldüğü üzere. Şimdi buradan sözü muhalefete getireceğim tekrar. CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu “Devletin işi manav açmak değil” demişti tanzim satışla ilgili olarak. CHP’lilerden de yine buna benzer açıklamalar geldi. Yanlış bir söylem bana kalırsa. Devletin görevi vatandaşa hizmet etmekse gerektiğinde manav da olur kasap da. İşsizlik problemi için kalıcı çözüm getiren yine yok. Bakın KPSS’ye girenler başarılı olursa mülakatı geçemiyor çünkü liyakat da yok. DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iş isteyende nitelik arandığı vurgusuna katılmayıp “Çalışmak herkesin hakkıdır” demişti geçen katıldığı bir televizyon yayında. Burada Çerkezoğlu’na katılmıyorum bence Cumhurbaşkanı haklı, fakat liyakatin olmadığı yerde niteliği de bulamazsınız. Son olarak CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in değerlendirmesiyle bitirelim “Türkiye’nin gerçek gündemi işsizliktir, enflasyondur, hayat pahalılığıdır. Ekonominin iyi olup olmadığını bana değil vatandaşa sorun. Mülakatlarda MİT’ten gelen listelere göre puan veriliyor” dedi katıldığı canlı yayında. Kendileri çözüm getirir mi, yoksa iktidar buna da mı kendisi alternatif üretir, zaman içinde göreceğiz.

Muhammet YILMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder