HABERİN PEŞİNDE BİR ÖMÜR
Mehmet Ali Birand. Doğrunun
izinde, haberin peşinde bir ömürdü onun ömrü. Sadece şu kelime bile onun hayatını
açıklamak için yeterli gelebilir. O kadar büyük bir gazeteciydi Birand. Cesur,
kendine güvenen, öğrencilerinin tabiriyle sorulamayanı soran gazeteciydi o.
Büyük hizmetler yaptı Türk gazeteciliğine. Türkiye’de habercilik, onun
gazeteciliği döneminde altın çağlarından birini yaşadı. Ne yazık ki tarihler 17
Ocak 2013’ü gösterdiğinde acı bir tesadüf nedeniyle, pankreas kanseri tedavisi
devam ettiği sırada gelişen bir komplikasyon sonucu kaybettik kendisini. Çok
küçük yaşlarda haber izlemeye başlamış birisi olarak şunu söyleyebilirim ki çok
haberci gördüm, ama hiçbirisi bir Mehmet Ali Birand etmedi benim gözümde.
Hatırlıyorum, saatler 19.00’u gösterdiği vakit aileme derdim “Kanal D’yi açın,
Mehmet Ali Birand başladı” diye. Hem ekran karşısındaki sempatikliğiyle, hem de
işine gösterdiği ciddiyetle milyonları ekrana bağladı. Yapılamaz denen birçok
şeyi yapmayı başardı. Uzun lafın kısası haber söz konusu ise hiçbir şeyden
kaçmadı, aksine üzerine gitti. Bakınız ben sadece Kanal D’de çalıştığı son
dönemlerinde onu izleme şansına sahip olmuş, nasıl haber sunduğunu izlemiş
birisiyim. Ama yetinmedim hakkındaki belgeselleri izledim, kitaplarını okudum,
yaptığı haberleri dikkatlice takip ettim. Bu şekilde öğrendim Birand nasıl bir
gazetecidir, gazeteciliğe ne kadar değer verirdi, nasıl yapardı işini vs…
Mehmet Ali Birand program olarak hazırlayıp sunduğu 32. Gün ile sadece bir
program yapmadı veya sadece bugün gördüğümüz birçok gazeteciyi yetiştirmedi.
Birand 32. Gün ile bir felsefe ortaya koydu. Nedir o felsefe derseniz
gazetecilik felsefesi. Doğru haber nasıl yapılır, nasıl sunulur, nasıl suya ve
sabuna dokunarak habercilik yapılır bunları ortaya koydu yaptığı haberler,
programlar ve sunduğu bültenler ile. Bütün bu yönleri sebebiyledir ki o “Üstad
Birand”dır. Gazeteciliğin son meslek üstadıdır. Türk gazeteciliği onun gibi
birini daha bulabilir mi bilmiyorum, ama şunu biliyorum Mehmet Ali Birand,
gerçek bir gazeteciydi. Bu yüzden Türk insanı onu çok sevdi ve her kesim onu
iyi bir gazeteci olarak bildi.
Birand farkı
Bugün Mehmet Ali Birand’ın
ölümünün 7. yıldönümü. Üstad aramızdan ayrılalı bugün tam 7 yıl olmuş. Birand’ın
ölümünden sonra gelen gazetecilik anlayışı, ne yazık ki onun dönemindeki kadar
parlak olmadı. Yapılan haberler onun yaptığı haberler kadar tat vermemeye
başladı. Şimdi sorsanız sokaktaki vatandaşa “Haber izliyor musun?” diye
yarısından fazlası ya “Hayır izlemiyorum” der ya da “Evet ama eski tadı yok
haberlerin” der. Gerçekten eski tadı yok haberlerin. Birand haberlere kattığı
tat ile de izleyiciyi ekran başına çekerdi saati gelince. Farklı haberleri en
olmadık noktadan yakalayabilir ve en önemlisi haberin tarafsız yapılmasını sağlar
ve sunardı. Bugün mesleğe kazandırdığı öğrencilerini de bu anlayışla yetiştirdi.
Bazılarıyla tanışma şerefine nail olmuş biri olarak diyorum ki iyi ki o
insanları tanımışım, iyi ki onlar gibi Mehmet Ali Birand’ın izinden gitmeyi
hedef olarak seçmişim.
Özlem ve rahmetle anıyoruz
Mehmet Ali Birand sözde
değil özde tarafsız bir gazeteciydi. Karşısındaki kim olursa olsun veya nasıl
bir durumla karşılaşırsa karşılaşsın her zaman çözümü bulan, yılmayan bir
gazeteci oldu. Soruları geri dönse de, zaman zaman engellerle karşılaşsa da
bunlar ona bahane olmadı. İşte bu yüzden o Mehmet Ali Birand oldu ve bütün
vatandaşların gönlünde taht kurdu. Bugün neden herkes onu iyilikle, saygıyla,
minnetle ve rahmetle anıyorsa, ben de saygı, özlem ve rahmetle büyük meslek üstadımız
sayın Mehmet Ali Birand’ı bir kez daha anıyorum. Mezarı başında söz verdiğim
gibi onun izinden giderek bu mesleği yapacağım. Ruhu bir kez daha şad olsun.
Muhammet YILMAZ
Kalemine sağlık sevgili meslektaşım.
YanıtlaSil