22 Eylül 2019 Pazar

Politik Eksen: Kartlar Yeniden Mi Karılıyor?


KARTLAR YENİDEN Mİ KARILIYOR?


Gerek AK Parti içinde yaşanan gelişmeler gerek yeni partilerin kurulma aşamasına geçmesi gerekse de muhalefet cephesinde yaşananlar yeni bir açılımın habercisi gibi. Millet İttifakı mensuplarından İYİ Parti’nin ittifak ortağı CHP’ye yönelik son söylemleri ve Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’nun önce Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ardından CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etmesi vs… Bütün bunlar Türk siyasetinde acaba kartlar yeniden mi karılıyor sorusunun gündeme gelmesine neden oldu. Özellikle İYİ Parti’nin “2023’te anahtar parti biziz” çıkışı önümüzdeki süreçte kesinlikle bir şeylerin değişeceğine bir işaret. Bunun öncesinde hatırlayın; 30 Ağustos resepsiyonunda Meral Akşener’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’la tokalaşarak çekilmiş görüntüsü “İYİ Parti ile AK Parti yakınlaşıyor mu?” sorusunu beraberinde getirmek suretiyle bir süre konuşulmuştu. Böyle de bir huyumuz var bizim, olan her şeyden bir şeyler çıkarma huyumuz. Türkiye’de siyaset evet zaman zaman geriliyor, sertleşiyor zaman zaman ortaya görünenden çok başka bir tablo çıkıyor. İşin aslı şu ki; her yönüyle, her an değişken bir mekanizmadan bahsediyoruz. O yüzden zaman içinde çok değişik şeyler duyarsanız şaşırmayın. İYİ Parti’de gerek Genel Başkan Yardımcısı Lütfü Türkkan’ın, gerekse de Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu’nun vermiş olduğu mesajlar ittifakın bittiği, İYİ Parti’nin de bundan sonraki süreçte kendine has bir çizgide yoluna devam edeceğinin bir göstergesi. Türkkan’ın CHP’yi “HDP ile ayrı anayasa hazırlayan parti” gibi nitelemesi Millet İttifakı’nda iplerin tek taraflı koptuğunun açık delili. CHP her ne kadar ittifakın devam etmesi gerektiğini söylese de bu şimdilik belirsizliğini koruyor. Türk demokrasisinde uzunca bir müddet sürecek bir ittifak bana kalırsa eşyanın tabiatına aykırı. Çünkü netice itibarıyla farklı görüşleri temsil etmek için yola çıkıyorsunuz, çıkarlar gerektirirse ortak amaç için iş birlikleri elbette yapılabilir. Ama bu iş birliğini uzun süre yahut da ilelebet sürdürmek, siyaset gibi değişken bir mekanizma için çok mümkün değil bence. Özellikle Türkiye’de, yapı düşünüldüğünde bu olanaksız bir seçenek. Şuan fiiliyatta Cumhur İttifakı devam ediyor gibi görünse de ittifakın büyük ortağı AK Parti’nin şu sıralar kendi içinde yaşamış olduğu fikir ayrılıklarının oluşturduğu kırılmalar, ileride Cumhur İttifakı açısından da birtakım değişiklikleri beraberinde getirebilir.

Popülizm yerine ilkeler

Partilerde yaşanan ve kimisi eksen kayması olarak nitelendirilebilecek gelişmeler birtakım tedbirleri beraberinde getirecektir. Son seçimler siyasette popülizmin yerini ilkelerin aldığının net bir göstergesi. Kim bilir, belki de anormal bir şekilde beş yılda yedi seçim görmüş olmamızın doğal bir sonucu. Ancak soyut söylemlerle bir siyasetçiye veya siyasi oluşuma terörle iltisaklı, vatan haini gibi yakıştırmalar yapmanın faydanın aksine zarar getirdiği gayet net. Bu nedenledir ki Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun bu yöndeki açıklamasını son derece önemli buluyorum. Bu mesajın iyi alınıp kafalara yerleştirilmesi, gerçek anlamda amaçlı bir siyasete dönüş açısından elzemdir.

Sistemden seçim tartışmasına

Eninde sonunda sistemi tartışmakla başlayan son derece gereksiz muhabbetlerin dönüp dolaşıp erken seçime gideceği belliydi. Sistem tartışmasının gereksiz olduğunu daha önce söyledim mi bilmiyorum, lakin esas sorun sistemde değil sistemin işletilmesindedir bana göre. Doğru politikalar yürütülmediği ve popülist politikalarla ayakta kalma mücadelesi verildiği için devlet işleyişinde açılan gedikler pansuman tedbirlerle bile kapatılamadı. İktidar bu noktada hatalı iken; gelin görün ki muhalefet bunun çözümü için çalışmak yerine daha önce söz vermiş olmasına rağmen yeni bir erken seçimi gündeme taşıdı. 31 Mart zamanı bizzat söylemişti Kemal Kılıçdaroğlu “erken seçim istemeyeceğiz” diye, bugün yeni bir seçim için görülüyor ki çok önceden kolları sıvamış meydan okuyor. Tabii akıllılık edip ‘Bunu AK Parti yapacak biz değil’ diyor. AK Parti’nin kendi içinde problemler bu kadar gün yüzüne çıkmış, çözme uğraşındayken ve az önce de belirttim beş yılda yedi seçim gibi bir tablodan yeni çıkmışken göz göre göre kendini ateşe atacağını sanmam. Ama sayın Kılıçdaroğlu kendi kendine bir anda gelin güvey olmuşa benziyor, o kadar emin. Böyle bir tabloda erken seçim gibi bir riski kim göze alır? Aklıselim düşünmekte fayda var. İşi yokuşa sürmek yerine düzlüğe çıkarıp çözmek için çaba göstermek bence ülkemizin yararına olacaktır.

Muhammet YILMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder