24 Haziran 2019 Pazartesi

Politik Eksen: Şüpheyi Temizleyen Zafer


ŞÜPHEYİ TEMİZLEYEN ZAFER

23 Haziran İstanbul seçimleriyle birlikte İstanbul’da resmen yeni bir dönemin başlayacağı şüphe gerektirmeyecek bir biçimde tescillenmiş oldu. Millet İttifakı(CHP-İYİ Parti) adayı Ekrem İmamoğlu bu kez net bir sonuçla belediye başkanlığını hak eden taraf oldu. Bu sürecin haklı bir süreç olduğunu belirtmiştim. Çünkü 31 Mart’a gölge düşüren birtakım usulsüzlükler İmamoğlu’nun başkanlığını tartışmalı kılmış, azınlık veya çoğunluk fark etmez, bazı kesimlerin rahatsız olmasına sebebiyet veren bir noktaya götürmüştü olayı. Dolayısıyla yapılacak iki türlü şey vardı; ya bütün ilçelerdeki oylar yeniden sayılacak, ya da seçim tekrar edilecekti, ikincisi oldu. Böylelikle vatandaşın hiçbir kesiminde şüphe uyandırmayan, sonuçtan memnun olmayan kesimleri bile rahatlatacak ve bütün gölgeleri kaldıracak net bir sonuç ortaya çıktı. Sayın Ekrem İmamoğlu’nu tebrik ediyor, başkanlığının İstanbul’a hayırlı olmasını diliyorum. Nasıl her veda yeni bir başlangıç ise, her seçimin sonu da yeni bir dönemin başlangıcıdır. Ve başlangıçlar nasıl bir dönemin kendilerini beklediği konusunda insanlara fikir verir. Açık konuşacağım 23 Haziran’daki seçim sürecindeki tavrıyla İmamoğlu’nu en çok eleştirenlerden biriydim. Fakat sokaktaki destek gittiği bütün ilçelerde hep aynı, yani çığ gibiydi. Peki çoğunluk destek verirken ben niye eleştirdim? Çünkü bana göre veri kopyalama işleminin gelir gelmez yapılması yanlıştı. Ve mağdur edildiğini anlatmak için basit argümanlar kullandığını düşünmekteydim. Ayrıca Ordu’daki vali olayında hakaret ifadelerini söyleyip söylememiş olmasından ziyade bu ve benzeri olayların lafının geçmesinin bile 16 milyonu yönetecek bir başkana yakışmayan tavırlar olduğu kanısındaydım. Ancak bununla birlikte Yunan gazetelerinde yer alan Pontuslu Rum, Sisi gibi İmamoğlu ile uzaktan yakından ilgisi alakası olmayan yakıştırmaların yapılması, karşı tarafın onu kötülemesini de tehlikeli buldum ve karşı çıktım. Nitekim İstanbullu vatandaşın çoğunluğu da bu süreçte yaşananlara sessiz kalmamış demek ki. Umarım Ekrem İmamoğlu kucaklayıcı bir başkan olur ve teşekkür konuşmasında ifade ettiği gibi 16 milyona hizmet eder. Bu konuşmada özellikle vurgulamış olduğu bir kelimeye dikkatinizi çekmek istiyorum “İstanbul ittifakı”. Bu kelimeyi kullanmış olması önemli zira vatandaş, gelecek beş yılda bu ittifakın ruhuna aykırı hareket edip etmeyeceğini görmüş olacak.

Tepki oldukça fazla

Seçim sonuçlarının biraz detayına inecek olursak, 24 Haziran’la birlikte partilerin değil ittifakların yarıştığı daha doğrusu öne çıktığı bir ortamda, tek başına CHP-İYİ Parti oylarıyla bir başarı elde edilmediği bence aşikâr. Bununla birlikte HDP’ye destek veren vermeyen Kürt seçmenin desteği, biraz da AK Parti ve MHP tabanından kendi partilerine gösterilen tepki nitelikli oyların bir araya gelmesi sonucu bir Ekrem İmamoğlu başkanlığının sandıktan çıktığını söyleyebiliriz. Bakınız Üsküdar, Fatih, Bahçelievler, Beyoğlu, Bayrampaşa, Zeytinburnu, Tuzla, Şile, Çekmeköy gibi AK Parti’nin kalesi olan ilçelerde bile sandıktan Ekrem İmamoğlu çıkmış. Üstelik 31 Mart ilçe seçimlerinde bu ilçelerdeki seçmen AK Parti’ye oy vermiş. Ve de AK Parti kazandığı yerlerde 31 Mart’a kıyasla oy kaybetmesine rağmen birinci çıkmış. Ayrıca CHP’nin kalesi denilebilecek Kadıköy, Beşiktaş, Sarıyer, Çatalca, Avcılar gibi yerlerde de CHP oyları artış göstermiş. AK Parti’den alınan yerlerde de farkın açılması söz konusu. Sayılarla daha da bunu detaylandıracağım fakat bir önceki cümleden anlaşılacağı üzere tepkinin oldukça fazla olduğu görülüyor. Bu da belediyecilik, anlayış, zihniyet gibi pek çok unsurda AK Partili seçmenle yönetim arasında ciddi bir zedelenmenin olduğunun kanıtı. Fakat yönetim Ankara ve İstanbul’da CHP’ye geçmiş olsa da yönetimi denetleme yetkisi de ilçe ve meclis çoğunluğuyla AK Parti’nin elinde. Şimdi iki taraf da bir sınav verecek. Bir taraf yönetimi elinde tutma, diğer taraf da denetimi iyi yaparak yönetimi geri alma sınavı. Bakalım iki taraf da başarılı olacak mı ya da başka bir soru kim başarılı olacak?

Seçimin kaybedeni ve sayıları

Ekrem İmamoğlu “Bu seçimin kaybedeni yoktur, sadece bir avuç insan kaybetmiştir” diyor ama seçimin kaybedeni var. Lakin o kaybedenler arasında bence Binali Yıldırım yok. “Ne diyorsun sen, olur mu öyle şey” diyebilirsiniz bana ama hakikaten öyle. Görünür sonuçlar öyle gösteriyor olsa da seçimin asıl kaybedeni Yıldırım’ın partisi AK Parti. Teşkilât başta zaten hata yapmıştı söylemleriyle. Bunun yanı sıra Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gibi yönetimde söz sahibi kişiler tarafından son derece tehlikeli ve sert sözler sarf edilmekteydi. Binali Yıldırım ise kendi kampanyasını yürütürken oldukça sakin ve itidalli idi. Dolayısıyla hali hazırda partisinden İzmir Milletvekili olan Yıldırım önümüzdeki dönemde partisinde veya AK Parti iktidarı devam ettiği sürece bir hizmet adamı olarak devlette önemli görevler yine üstlenecektir. O yüzden kaybetmedi dedim. Varsın şimdi sallantıda olan Ankara, İstanbul, İzmir gibi görevini yerine getirmeyen teşkilâtlarla parti yönetimi ve bakanlar düşünsün. Biz de sayılarla tespitlerimizi kanıtlamak suretiyle sözlerimizi bitirelim. Resmi rakamlara göre 10 milyon seçmen kayıtlı. 8 milyon 800 bin küsürü sandığa gitmiş, 8 milyon 600 bin küsür de geçerli oy var. 200 bin geçersiz oyla birlikte muhtarlık için memleketlerine giden 300 bin kayıt dışı seçmeni eklersek şayet bu ne demektir biliyor musunuz; yaklaşık 1 milyon 500 bin kişi sandığa gitmemiş. Bu verdiğim sayının tamamına yakının AK Parti seçmeni olduğuna her türlü iddiasına girerim. Ders alacak olan dersini alsın, hizmet edecek olan da hizmetini etmeye gayret etsin. Biz yorulduk seçimlerden siyasiler yorulmadı. Dört yıl boyunca seçim görmemek dileğiyle.

Muhammet YILMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder