18 Haziran 2019 Salı

Politik Eksen: Bir Musibet Bin Nasihat


BİR MUSİBET BİN NASİHAT

Birileri bazı şeylerin farkına varmış anlaşılan. Düşünüyorum da gerçekten hiçbir atasözü boşuna söylenmemiş. Hakikaten zamanı gelince yerini buluyor. 31 Mart seçimleri AK Parti ve MHP’ye büyük ders vermiş olmalı ki gözlemlerim, Cumhur İttifakı’nı oluşturan bu iki partinin 23 Haziran seçimlerine daha dikkatli ve daha iyi hazırlandıklarını gösteriyor. Atalarımız “Bir musibet bin nasihatten daha evladır” demekle ne kadar haklı olduklarını bir kez daha gösterdi. Bakınız 31 Mart’ta devamlı olarak karşı tarafı yıpratmaya çalışan, saldırgan ve asabi bir tutum sergileyerek, muhalefet ve adayını karalamaya çalışan, fakat bütün bunları yaptıkça kendi yıpranan ve kendi kendini karalayan bir Cumhur İttifakı vardı. Bir de genel strateji “beka meselesi” üzerine inşa edilip, halka doğrudan bunu empoze etmeye çalışınca, sonrasında yaşananları göz ardı ederek düşünelim, az bir farkla da olsa yenilgi kaçınılmaz oldu. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç büyükşehirde(İstanbul, Ankara ve İzmir) kendini fazlaca öne çıkarmış, oralarda belediye başkanlığına aday gösterdiği isimleri gölgede bırakmıştı. Dolayısıyla halk “Biz sizin gösterdiğiniz adayı belediye başkanı mı seçiyoruz, yoksa Cumhurbaşkanı mı?” sorusuna cevaben bir ders vermek istedi. CHP ve İYİ Parti’nin daha ılımlı bir politika sergilemesi ve iktidar aleyhine kendi kendine oluşan algıyı da doğru yönlendirmesi sayesinde bu ders verilmiş oldu. Halk mağdur edilen muhalefet partisi adaylarına sahip çıktı. Neticede Ankara’da net bir yenilgi ortaya çıktı Cumhur İttifakı adına. Ancak İstanbul için de bir uyarı verilmek istenmiş fakat hile hurda karıştırılmak suretiyle birileri bu fırsattan istifade etti. Zamanında tedavi olduğum bir doktor bana şöyle bir söz söylemişti; “Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır”. Şuanda ortaya çıkan bu durum da AK Parti için bir musibete tekabül etmekte. Beka konusunda bin nasihat verilmişti ama dinleyen olmadı. Demek ki yaşamak gerekiyormuş. Öyle ki süreç sonrası yaşananları göz önüne aldığımızda, muhalefet partisinin davranış ve tutumları İstanbul seçimleri konusunda pek de haklı olduklarını göstermiyor. Olayın bir de Yüksek Seçim Kurulu(YSK) boyutu var ki orasının ne amaçladığını gerçekten merak etmeye başladım. Bu konuyla ilgili izlenimlerimi ayrıca paylaşacağım. Ancak 31 Mart’tan alınan dersle AK Parti ve MHP, daha itidalli bir politika yürütüyor ve Erdoğan ve Bahçeli’nin aksine Binali Yıldırım daha fazla ön planda. Hem seçim sonrası süreci anlatmaya çalışıyor hem de projelerini de bana kalırsa her yerde her mecradan uygun bir dille anlatabiliyor gibi görüyorum. Ve projeleri halka daha çok dokunan projeler. Mesela 31 Mart’ta Endüstri 4.0’dan yola çıkarak İstanbul 4.0 gibi bir şey ortaya atmıştı. Bu projenin kapsamında anlatılanlar halka çok dokunmadığı gibi daha vizyonal, yani geleceğe dönük projelerdi. Dezavantajlı durumda oldukları için uzaklaştıkları halka daha çok dokunmaları ve özellikle mahalle aralarındaki küskün seçmeni sandığa ve kendilerine yeniden çekmeleri gerekiyor. Bunun haricinde açıkçası söylemlerini tehlikeli bulduğum bir Süleyman Soylu faktörü var. Eğer gerçekten partisine yardımcı olmak istiyorsa kendini geriye çeksin.

Dengeler değişti ama…

Seçimlerin yenilenmesi kararı alınıncaya kadar YSK’ya güvendiğine dair açıklamalar yapan muhalefet cephesi, kararın verileceği gün yaklaşınca birdenbire kurul üzerinde baskı oluşturacak söylemlere girişti. Kararın verilmesi sonrasındaysa tabir yerindeyse bombardıman başladı. YSK üyelerini hedef gösteren tutum CHP ve İYİ Parti’ye hiç yakışmadı. Kurulun ne kadar doğru işler yaptığı da şüpheli fakat ben Millet İttifakı partileri ve adayı Ekrem İmamoğlu’ndan şunu beklerdim; seçim sürecinde olduğu gibi sakin ve ılımlı kalarak “Ne karar verilirse verilsin saygı duyacağız ve gerekirse yine kazanacağız” şeklinde açıklama yapmalarını ki bu, onlara emin olun artı puan getirebilirdi. Olmadı, ne yazık ki öfkelerine yenik düştüler. Buna karşın AK Parti cephesi itidalli kalmayı başardı. Ama tersinden düşünelim eğer aynı durum CHP için geçerli olsaydı AK Parti bu kadar sakin kalabilir miydi? Yaşamadan bilemeyiz. Şuanda gelinen nokta dengelerin değiştiğini ama makasın yine de çok dar, dolayısıyla hala ortada giden bir yarış olduğunu göstermekte. Göreceğiz, zira önümüzdeki günler seçimler için belirleyici olabilir.

Biraz gerildi gibi

Şimdi CHP ve İYİ Parti ile adayları Ekrem İmamoğlu’nda kararın alınışından bugüne gereksiz bir sinir var. Başta güya çok güvendikleri Yüksek Seçim Kurulu’na top atışının ardından mağdur olduklarını anlatmaya çalışırken biraz gerildi gibi. En son Ordu’da yaşanan olayın İmamoğlu açısından gündeme geliyor olması bile utanç verici. Çünkü bir noktada seçim kazanmış, hatta 18 gün İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni yönetmiş birinin, bir il valisine uçakta VIP’ten geçemedim diye -kelimeyi söylemeden ifade edeceğim- hakaret etmiş olması kabul edilemez. Birkaç gün sonra sosyal medyaya servis edilen görüntülerde “Hakaret etmedim, basitlik dedim  -ya da gittim dedim- o bana saygısızlık yaptı. Görüntüler montajlanmış” gibi sözlerle top çevirmeye çalıştı ama madem gerçekler o görüntülerdeydi neden hemen değil de birkaç gün sonra servis edildi? Ve bir insan ne söylediğini bilmez mi? Yani fena çuvalladı benim görüşüme göre. Devamlı olarak mağduriyetini öne atmaya çalışıyor ve bu projelerinin de önüne geçiyor. Sakıncalı bir durum. Son olarak ilginçtir ben yazıyorum fakat, vatandaşın güveniyorum dediği ve tarafsızlığını kabul ettirmiş birtakım gazeteci ve akademisyenlerde Ekrem Bey’e toz konduramama duygusu hakim. Sadece iktidar ve Binali Bey’in yanlışlarını görmekteler. Binali Yıldırım’ın hali hazırda eksik tarafları var fakat her şeyi yanlış demek de kusura bakmayın akla mantığa sığmıyor. Şahsen benim de güvendiğim, referans insanlar bazıları ki özellikle onlara konduramıyorum bu durumu. Bütün bu dinamikleri göz önüne aldığımızda umarım halk, görevi gerçekten hak eden kişiye verecektir diyorum. İyi düşünülmeli ve bu süreçte neler olduğu iyi tahlil edilip yorumlanmalı. Her şeyin hayırlısı olsun.

Muhammet YILMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder