HAYVANIN HAKKI YOK MU?
Hayvan
hakları son zamanlarda özellikle de son bir-iki yılda oldukça fazla bir şekilde
gündemimizde. Çünkü halk bu konuda öylesine bilinçli bir tutum sergilemekte ki
hiçbir şey gizli kalmıyor ve hayvanlara yapılan eziyetler, hayvan haklarının
çiğnenmesi artık halk nazarında çok büyük tepki görmekte. Hayvana şiddetin son
örneğine geçtiğimiz günlerde Ankara’da şahit olduk. Köpeklere yapılan insanlık
dışı muamele gerçekten tüyler ürpertici detaylar içeriyor. Batıkent’te
köpeklerin zehirlenerek öldürülmesi ile ilgili soruşturma hali hazırda sürmekte
fakat sonucunda kayda değer bir şeyler çıkar mı, milletin dikkat ettiği nokta
bu. Çünkü Türkiye olarak kadına ve hayvana şiddeti önlemede ne yazık ki sınıfta
kalmış toplumuz. Bu konuyla ilgili her ne kadar bilinçlendirme ve bilgilendirme
faaliyetleri yapılıyor olsa da caniler her yerde. Bizim adalet sistemimizin en
büyük zafiyeti nedir biliyor musunuz? Suçtan caydırıcılık. Halkın bu konuda
bilinçli olması maalesef yeterli olmuyor, bu işin arkasını toplayan, ilgilenen
bir kişi yoksa şu 780.000 km2 içinde gerçekten bize yazıklar olsun! Demek ki
olayın önemini kavramamış birileri. Halk bilinci dediğin olgu bir yere kadar
işlemekte görüldüğü üzere. Demek istediğim şu; hukuk sadece insana karşı
işlenen suçta geçerli olmamalı. Hayvanın hakkı yok mu? Sokakta kendi halinde
yaşamaya çalışan kedinin, köpeğin veyahut kuşun vs. günahı ne? Bakınız sadece
Ankara’daki köpek zehirlenmesi olayıyla sınırlamayalım kendimizi ve yakın
geçmişimize de bir bakalım; Sokakta yaşayan kaç tane yavru kedi ve köpeğin elleri
ve ayakları kesildiğine, akıl ve ruh sağlığı yerinde olmayan bir adamın
papağanına kamuoyu önünde işkence yapıldığına şahit olmuş bir milletiz biz.
Halk bunu görüyor, duyarlı vatandaşlar sosyal medyadan paylaşıyor ve heterojen
fakat ortak dili konuşan duyarlı bir kitle meydana gelip en yüksek perdeden
tepkisini dile getiriyor. Sonunda olan şey ne? Sanık hakkında kovuşturmaya
gerek yok. Gerekçesi de sağlığı yerinde olmadığı. Çoğunlukla senaryo böyle
şekillenmekte. Yanlış giden daha doğrusu eksik kalan bir şeyler var ama. Nedir
o devlet, yerel yönetimler ve hukukçular nezdinde karşılık bulmuyor bu tepki.
Hadi diyelim hukuk kendini sınırlayan yasalara bağlı, milletin seçtiği vekiller
ve devlet yöneticileri neden bu sınırları caydırıcılığı artıracak şekilde
düzenlemiyor?
Devreye girin artık
Türkiye’nin
özgür ve bağımsız gazetecilik platformu Kırmızı Alan olarak bir çağrı yapma
gerekliliği duyuyoruz bu noktada. Lütfen, özellikle hayvan hakları hususu başta
yer alacak maddelerden biri olmak üzere şu hukuk sisteminde gereken düzenlemeleri
yapın. Seçimi şunu bunu bırakın ve halkın duyarlılık gösterdiği şu konularda
sizde gerçek anlamda devreye girin artık. Seçim yapa yapa ve suni gündemlere
tav ola ola yaşadığımız sokakta, caddede ve mahalle de ne oluyor onu unuttuk.
Ulusal meseleler, terör, ihanet tamam onlarla olan mücadeleyi yürütün ama diğer
yandan kadına şiddet, hayvan terörünü de es geçmeyin. Bu bizim halk nezdinde
oluşan farkındalığın duyurulması adına çağrımızdır.
Yasal düzenleme gerek
Konumuz
hayvana yönelik terör olduğu için oradan giderek konuyu genelleyelim. Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş Ankara’daki köpek zehirlenmesi
olayıyla ilgili zabıtayı görevlendirdi. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli
de işin peşinde olacak gibi görünüyor ama yetmez. Daha önce meclise gelen yasa
tasarısının meclisten geçirilmesi lazım. Çünkü Kabahatler Kanunu’nda hayvan
şuanda affınıza sığınarak söylüyorum mal yerine konmakta. Bu yüzden en ağır
verilebilecek cezai hüküm para cezası. Dolayısıyla yasal düzenleme yapılması
gerekiyor ki hayvana yönelik terörün önüne yasal olarak da geçilebilsin. Hukuk
aslında genel bir konu bunun kadını çocuğu da var ama onu da başka bir yazıda
ayrıntılı olarak irdeleriz. Burada dikkat çekmek istediği husus; hayvanın da
Allah tarafından yaratılan bir canlı olduğu, dolayısıyla mal yerine
konamayacağı ve haklarının gözetilmesi gerektiğidir.
Muhammet
YILMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder