GAZETECİLİK
ETİĞİ VE AJANS MUAMMASI
Son
günlerde özellikle CHP’yi ve Ekrem İmamoğlu’nu sandık usulsüzlüğü süreciyle
ilgili eleştiri yağmuruna tutmam doğal olarak bazı CHP’li arkadaşlarımda bir
rahatsızlık oluşturmuş. Bundan önce AK Parti’yi seçim sürecindeki stratejisi
nedeniyle eleştirdiğimde de belli birtakım eleştiriler almıştım o kesimden.
Bunlar esas olarak benim doğal karşıladığım ve saygı duyduğum durumlar. Ki
gazetecinin seveni yoktur tek seveni halk ve meslektaşlarıdır. Bununla birlikte
ülkemizdeki herhangi bir siyasi oluşum, parti ve ideolojiye doğrudan ya da
dolaylı hiç kimsenin benim tarafsız olduğumu düşüneceklerini de sanmıyorum.
Yine de eleştirilere ilişkin cevap hakkımı kullanmak adına topluca yanıt vermek
ve seçim gecesi yaşanan Anadolu Ajansı muammasına ilişkin birkaç sözüm olacak.
Herkesin aklındaki temel olgu şudur değil mi; gazeteci tarafsız olmalıdır.
Doğru tarafsız olmalıdır fakat ideolojik açıdan geçerlidir bu olgu bizim
geçmişte anlatmadığımız, dolayısıyla şimdi de izahını yapmakta güçlük
çektiğimiz mesele tam da bu. Gazetecinin bir siyasi partiyle bağı olmaz çünkü
her partiye eşit yaklaşmak, gerektiğinde takdir edip gerektiğinde de
eleştirmesinin mübah olması için bu bir zorunluluktur. Bunun dışında gazeteci
taraftır, doğrudan ve doğru olduğuna inandığından yana gazeteci taraftır. Ancak
bulduğu madene de gümüş buldum, altın buldum, elmas buldum anlayışıyla
gitmemelidir gazeteci. Yani sazan gibi her ortaya atılan iddiaya peşin hüküm
sürerek çıkarımlarda bulunmamalıdır. İyice araştırmasını yapmalı, gözlemlemeli
ve en önemlisi birden fazla yerden teyit edip vardığı kanıyı halka
aktarmalıdır. Yoksa halk gözünde itibarı düşük bir gazeteci olur dolayısıyla da
dikkate alınmazsınız. İşte ben bu çizgide gazetecilik yapmakta, yazılarımı bu
çerçevede kaleme almaktayım. Ve ben bu anlayışa “çapraz gazetecilik” diye bir
isim de taktım. Çünkü çapraz sorular sorar, karşıyı zor durumda bırakacak
sorgulamalar yaparım. Eleştiri almak da bu işin doğasında var ve her eleştiriye
saygım var ancak saygı çerçevesinde olursa. Linç etmeye varan eleştirileri asla
dikkate almam.
AA muamması

Verilerin kaynağı
Tabii
bu istenmeyen durum sonrası sorgulanması gereken bir şey daha var; AA’ya seçim
verileri nereden geliyor? Henüz buna ilişkin bir açıklama yok, açıklanacak gibi
de görünmüyor lakin bu devlette şeffaflık ilkesine aykırı. Ben bugüne kadar Anadolu
Ajansı bir devlet kurumu olduğu için veriler Yüksek Seçim Kurulu’ndan geliyor
diye biliyordum ancak YSK Başkanı Sadi Güven “AA benim müşterim değil, benden veri
almıyor” deyince şaşırdım ve afalladım. Devletin haber ajansı nasıl olur da
veriyi kaynağından almak yerine başka yerden alır? Bu halk nazarında ciddi bir
sorun bana kalırsa. Milli Mücadele’nin kilit kurumu AA’nın itibarının kurtarılması
için rejenerasyona(yenilenmeye) ihtiyaç olduğu açık. Bu şekilde devam etmesi
hem halk hem devlet için büyük sakınca oluşturacaktır.
Muhammet
YILMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder