2 Nisan 2019 Salı

Politik Eksen: Bu İşte Var Başka Bir İş


BU İŞTE VAR BAŞKA BİR İŞ



Seçim nihayet bitti fakat İstanbul muamması daha sürecek gibi. Dün ortaya atılan usulsüzlük iddialarından bahsediyorum. İlginç şeyler oluyor, daha da olacak gibi. Bildiğiniz gibi İstanbul’da kesin olmayan seçim sonuçlarına göre CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu kazandı. Ancak AK Parti kanadından sandıklarda oylar sayılıp tutanaklara işlenirken, belgeleri de gösterilen usulsüzlük yapıldığı şeklinde bir itiraz geldi. Yani sandıktan çıkan halk iradesine ipotek konulması durumu söz konusu. İlk anda çok fazla önemsemedim, nasıl olsa iddia sahibi iktidar medyası ve rutindir her seçim sonrası olur böyle itirazlar ama kayda değer bir şey çıkmaz diye. Çünkü geçmiş seçimlerde genelde böyle oldu. Ancak bu kez başka. Nasıl vardın bu kanıya derseniz açıklayayım; iddianın başka mecralarda da sıkça dillendirilmesi ve Ekrem İmamoğlu’nun aceleyle “İstanbul’u bizim kazandığımız ortada” şeklinde telaşlı bir açıklama yapması işi değiştirdi. Mademki bir şüphe yok, İmamoğlu neden böyle bir açıklama yapma gereği duydu? Neden İmamoğlu ve CHP kurmayları anında bir oldubitti ile seçim sonuçlarının dikkate alınmasını istiyor? Şuna dikkatinizi çekmek istiyorum Binali Yıldırım olgun bir siyasetçi, dedi ki “Tebrik etmesini biliriz ama sürecin devam ettiğini söylemekte fayda var”. Sandık sonucunu kabul edemeyecek kadar çizgisi kaymış bir siyasetçi de olmadı hiçbir zaman Yıldırım. Oysa Ekrem İmamoğlu’nu daha yeni tanıyoruz siyaset arenasında. İlk hatırlayın sonuçlar 50-47 Yıldırım’ın lehine devam edip açılan sandık oranı yüzde 88-90’a dayanınca İmamoğlu daha o zaman ilk basın açıklamasında “Manipülasyon var” diye konuştu. Ardından yarış kafa kafaya gelip, üstüne bir de Anadolu Ajansı veri akışını durdurunca “53-44 ben kazandım” ifadesini kullanması sizce de garip değil mi? Son açıklamadaki sayılar CHP verileri. Yüksek Seçim Kurulu verileriyle yine uyuşmuyor. Yani şüphe çekecek çok davranışı var CHP ve Ekrem İmamoğlu’nun. AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak, düzenlediği basın toplantısında iddia edilen usulsüzlükleri, belgelerini göstermek suretiyle açıklamaya çalıştı. CHP’den sözcü Faik Öztrak kanalıyla belgelerin düzmece veya sahte olduğuna dair kanıtlı bir açıklama yerine “Sandıkta kazandığımızı masada kaybedecek değiliz” açıklamasının gelmesi de durumu şüpheli kılan bir başka gelişme. Bekleyip görelim, neden acele ediyorsunuz? Bırakın herkes ivedilikle işini yapsın, çıkan sonuca zaten herkes saygı duymak zorundadır.


Gerçekler saklanamaz

Bakınız gerçekler saklanamaz, muhakkak ortaya çıkar. Şu söz her zaman karşılığını bulmuştur; gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır. Bu bahsettiğim durum Ekrem İmamoğlu için de geçerli. Madem CHP verileri yüzde 53’ü gösteriyor, o halde İmamoğlu’nun kalan 6 puanlık hakkının da araştırılması, çalınmış hakkı varsa teslim edilmesi gerekir. Oysa bunun peşine düşmedi İmamoğlu ve CHP yönetimi. Eminim bu yazıyı okuduktan sonra bana “Sen tarafsız değilsin iktidarın tarafını tutuyorsun” diyebilirsiniz ama sadece görünenler ve olanlar üzerinden değerlendirme yapmaktayım. Görünen gelişmeler de bize şaibe izlenimini fazlasıyla vermekte. Yani bu işte gerçekten var başka bir iş.

Teşkilatın hatası

En son AK Parti Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz da tutanaklarda bilinçli kaydırmalar yapıldığını aktardı. Yine belgeleriyle ispatlamak suretiyle tabii. Bakınız ne Şenocak’ın ne de Yavuz’un basın açıklaması yaşanan anlık olaylar üzerine sinirle yapılmış bir açıklama değil. Mesela Ekrem İmamoğlu’nun gelişen son dakikalar üzerinden gerginliğini yüzünden okuyabiliyorsunuz. Sakin kalamıyor seçim sürecinde devamlı olarak gülen yüzüyle insan içinde dolaşan bu insan. AK Parti cephesine geri dönecek olursak; bu şaibenin oluşmasında AK Parti İstanbul İl Teşkilatı’nın hatası büyük rol oynadı. Eğer teşkilat işini doğru yapsa, sandık müşahitleri de takip etseydi neler oluyor neler bitiyor bunlar olmazdı. Demek ki teşkilatlarda metal yorgunluğu devam ediyor. Ya da teşkilat içine yerleştirilen AKP’liler temizlenemedi. Bunlar benim öngörülerim. Son sözüm şudur çalınan hak yerini bulsun, İstanbul’u yönetmek Binali Yıldırım'ın hakkıysa teslim edilsin. Eğer İmamoğlu’nun hakkıysa şayet, ona da varsa çalınan hakkı teslim edilsin ve herkes halkın sandıkta tecelli eden bu kararına saygı duysun.

Muhammet YILMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder