18 Mart 2019 Pazartesi

Yaşamın İçinden: Çanakkale Geçilmez


ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

“Şu Boğaz harbi nedir, var mı dünyada eşi?” diye sorardı meşhur şiirinde istiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy. Gerçekten de öyle, Osmanlı Devleti’nin askerleri öyle bir anlam yüklemişti ki Çanakkale’ye, orada kazanılan harp zaferi sade bir zafer olmanın çok çok ötesinde bir şey oldu. Nusret Mayın Gemisi’nin boğaza döşediği mayınlar, cesur komutan Seyit Onbaşı’nın 215 kilogramlık mermiyi tek başına kaldıran kudreti ve vatan sevgisi, ve elbette orada savaşan kahraman askerin gözünü bile kırpmadan şehadete yürüyen iradesiyle düşmana “Çanakkale Geçilmez” mesajının verildiği zaferdir Çanakkale Zaferi. Öyle ki önce kaç devletin bir olup geldiği boğazdan ne Anadolu’yu işgal sevdasıyla dolu gemiler geçebildi, ne de Gelibolu, Anafartalar, Conkbayırı ve Arıburnu’na çıkarılan ve Çanakkale’nin nasıl bir sonuç doğurabilecek nitelikte bir savaş olduğunu kavrayamamış İtilaf askerleri. Katıldığı her savaşa mutlaka anlamlı bir sözle şekil veren Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, o savaşta da “Ben size taarruzu emretmiyorum, ben size ölmeyi emrediyorum” sözünü söylemiş ve savaşın gidişatını önemli ölçüde etkileyen büyük bir komutan olduğunu bu savaşla bütün yurda göstermiştir. O zamanın Çarlık Rusya’sının yıkılıp yerine Sovyetler Birliği’nin kurulmasına sebebiyet veren savaş da yine Çanakkale Savaşı’dır. Ruslar o dönem Bolşevik tehdidine karşı müttefiklerinden yardım istemiş, fakat Çanakkale Cephesi’ndeki savaşların kaybedeninin İtilaf Devletleri olması neticesinde beklenen o yardım gelememiş ve ülkede Bolşevik İhtilali çıkmıştı. Bolşevikler tarafından yeni kurulan Sovyet Rusya 1917’de Birinci Dünya Savaşı’ndan Brest-Litowsk Antlaşması ile çekildiyse o dönem, Çanakkale’de kazanılan destansı zafer sayesinde çekildi. İşte bütün bu sebeplerdendir ki 18 Mart Çanakkale Zaferi yalnızca Birinci Dünya Savaşı’nda kazanılan tek zafer savaşı değildir -ki Kutül Amare’yi de unutmamak gerek- her yıl ülkemizde büyük bir saygıyla kutlanan, hüznün ve sevincin bir arada yaşandığı bir anma günü olarak ritüellerimiz arasındaki yerini almıştır. Ve bugün biz Çanakkale Zaferi’nin 104. Yıldönümünü kutlamakta ve şehitlerimizi saygıyla yad etmekteyiz.

Bu zafer olmasaydı…

Yukardaki ara başlıktaki ifadeyi düşünüp iyice aklımıza kazımamız gerek bence. Bu ve bunun gibi özel ve kutlu günlerin, ve bu kutlu günler adına şuan yaşadığımız hayatın kıymetini bilmemiz gerek. Gözümüzün önüne getirerek düşünelim, böyle zafer yaşatılmasaydı, bu zafer olmasaydı ne olurdu diye. Hakikaten ne olurdu? Biz yaşıyor olur muyduk mesela? Ya da yaşıyor olsak bile bu kadar özgür yaşayabiliyor muyduk, ecdadımız bu kutlu zaferi kazanmasaydı bunları bir beyin jimnastiği yapmak suretiyle düşünmek lazım.

Tarihe sığdıramadılar

Ne şiirler yazıldı, ne afişler yapıldı ve ne programlar düzenlendi yıllar boyunca Çanakkale ile ilgili. Yine Mehmet Akif’in “Çanakkale Şehitlerine” itafen yazdığı şiirinde diyor ya “Sana dar gelecek makberi kimler kazsın, gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın”, işte öyle bir zafer Çanakkale. Tarihe sığdıramadılar, sığdırmasınlar da zaten. 18 Mart’ın tarihe sığmayan büyüklüğü onu anlamlı kılan en değerli unsurdur bana kalırsa. Ve Akif’le bitirelim yine o meşhur şiirinde yazmıştı “Vurulmuş tertemiz alnından uzanmış yatıyor, bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor”. İşte bu kadar kutlu, bu kadar şerefli, bu kadar kudretli bir zaferdir Çanakkale.

Muhammet YILMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder