Politik Eksen: Ayasofya Yüzyılın Mesajı
AYASOFYA
YÜZYILIN MESAJI

Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya Müzesi’nin geleceği hakkında ilk kez bu kadar
açık ve net konuştu. Belki de dünyaya yüzyılın mesajını verdi. Yeni Zelanda’daki
caninin su içer gibi iki camide 50 Müslümanı katletmesi, ardından şimdi de
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın İsrail’in bir süredir işgal
altında tuttuğu Golan Tepeleri’ni ilhakını tanıyan kararnameyi imzalaması,
Türkiye’yi uluslararası alanda belli birtakım hamleler yapmaya zorluyor. Tabii
hem Avrupa hem Güney’de Müslüman toplumlara zulmeden Hristiyan toplumlara
vurulabilecek en ağır darbe olarak da Türkiye’nin elindeki en büyük koz, hiç
şüphe yok ki Ayasofya’yı “müze” statüsünden çıkarıp Fatih’in emaneti olan “cami”
statüsüne kavuşturmak. İslam dünyasının ve Türkiye’de yaşayan toplumun belli
bir kesiminin uzun zamandır beklentisi bu tabii. Ayasofya “kilise” olarak Doğu
Roma yani Bizans imparatoru I.Justinyanus tarafından 532-537 yılları arasında o
dönem şehrin merkezine inşa ettirilmiş, ve yine o dönemin en büyük ve en
görkemli mabedi konumundadır. Hatta Justinyanus’un mabed tamamlandığındaki sözü
çok meşhurdur. “Ey Süleyman, seni geçtim” diyerek Hz. Süleyman’ın yaptırdığı
Süleyman Mabedi’nden de görkemli bir mabed yaptırdığını ifade etmişti imparator
Justinyanus. Bizans döneminde birçok kez istila, yağma ve afetlere maruz
kaldığı için yıkılmış, yeniden yapılmıştır. Bugünkü Ayasofya “Üçüncü Ayasofya”
olarak bilinir. Dönemin en geniş merkezi kubbesine de sahip olan Ayasofya, bu
geniş kubbenin sürekli olarak çökmesiyle de bilinir. Bu sorun Mimar Sinan’ın
binaya istinat duvarı inşa etmesiyle çözülmüştür. 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in
İstanbul’u fethetmesinin ardından Ayasofya “cami” olarak hizmet vermeye devam
etti. 1935’te Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde ise “müze”ye
çevrildi ve o gün bugündür müze olarak hizmet vermeye devam ediyor. Sayın
Cumhurbaşkanı, Ayasofya konusu her açıldığında mesafeli durmaktaydı bu yöndeki
beklentiye. Hatta Ayasofya’nın ibadete açılması için “Önce Sultanhamet’i
doldurun” demişti Erdoğan. Öyle ki ABD’nin Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması ve
Kudüs’ü İsrail başkenti olarak tanıması bile Erdoğan’a Ayasofya’nın ibadete
açılması konusunda adım attırmadı. Sorguluyoruz ister istemez; 18 Mart’ta
katıldığı canlı yayında çevredeki Müslümanlar, cami ve İslami yapıların
akıbetini düşünerek bir kez daha bu beklentiye müspet yanıt vermeyen Cumhurbaşkanı
Erdoğan, acaba birden nasıl oldu da bu kadar net bir şekilde “Ayasofya’yı cami
ismiyle müsemma hale getiririz” dedi? Altında nasıl bir gerekçe yatmakta henüz
bilmiyoruz ama yakında öğreneceğiz gibi geliyor.
Seçime dönük olamaz
Şimdi
birçok kişinin aklına yaklaşık dört gün sonra gerçekleşecek 31 Mart seçimleri
geliyor. Seçime dönük son bir hamle olabilir mi Erdoğan’ın Ayasofya çıkışı? Ben
böyle bir hamle olduğunu düşünmüyorum çünkü Ayasofya, Cumhurbaşkanı’nın da ifade
ettiği üzere hassas bir konu. Ucunda bütün dünyaya verilecek bir mesaj, üstelik
alınacak ciddi bir risk hatta riskler söz konusu. Hele ki de Erdoğan gibi akıllı
ve zeki bir siyasetçiden beklenemez böyle bir şey. Amerika Birleşik Devletleri,
İsrail gibi devletlere bir mesaj verilmek isteniyor kanımca. Blöf mü yapılıyor
yoksa halis bir niyet mi söz konusu onu göreceğiz. Son söz şudur bunun cevabı
çok yakında belli olacak.
Muhammet
YILMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder