28 Mart 2019 Perşembe

Politik Eksen: Ayasofya Yüzyılın Mesajı



AYASOFYA YÜZYILIN MESAJI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya Müzesi’nin geleceği hakkında ilk kez bu kadar açık ve net konuştu. Belki de dünyaya yüzyılın mesajını verdi. Yeni Zelanda’daki caninin su içer gibi iki camide 50 Müslümanı katletmesi, ardından şimdi de Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın İsrail’in bir süredir işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri’ni ilhakını tanıyan kararnameyi imzalaması, Türkiye’yi uluslararası alanda belli birtakım hamleler yapmaya zorluyor. Tabii hem Avrupa hem Güney’de Müslüman toplumlara zulmeden Hristiyan toplumlara vurulabilecek en ağır darbe olarak da Türkiye’nin elindeki en büyük koz, hiç şüphe yok ki Ayasofya’yı “müze” statüsünden çıkarıp Fatih’in emaneti olan “cami” statüsüne kavuşturmak. İslam dünyasının ve Türkiye’de yaşayan toplumun belli bir kesiminin uzun zamandır beklentisi bu tabii. Ayasofya “kilise” olarak Doğu Roma yani Bizans imparatoru I.Justinyanus tarafından 532-537 yılları arasında o dönem şehrin merkezine inşa ettirilmiş, ve yine o dönemin en büyük ve en görkemli mabedi konumundadır. Hatta Justinyanus’un mabed tamamlandığındaki sözü çok meşhurdur. “Ey Süleyman, seni geçtim” diyerek Hz. Süleyman’ın yaptırdığı Süleyman Mabedi’nden de görkemli bir mabed yaptırdığını ifade etmişti imparator Justinyanus. Bizans döneminde birçok kez istila, yağma ve afetlere maruz kaldığı için yıkılmış, yeniden yapılmıştır. Bugünkü Ayasofya “Üçüncü Ayasofya” olarak bilinir. Dönemin en geniş merkezi kubbesine de sahip olan Ayasofya, bu geniş kubbenin sürekli olarak çökmesiyle de bilinir. Bu sorun Mimar Sinan’ın binaya istinat duvarı inşa etmesiyle çözülmüştür. 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesinin ardından Ayasofya “cami” olarak hizmet vermeye devam etti. 1935’te Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde ise “müze”ye çevrildi ve o gün bugündür müze olarak hizmet vermeye devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı, Ayasofya konusu her açıldığında mesafeli durmaktaydı bu yöndeki beklentiye. Hatta Ayasofya’nın ibadete açılması için “Önce Sultanhamet’i doldurun” demişti Erdoğan. Öyle ki ABD’nin Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması ve Kudüs’ü İsrail başkenti olarak tanıması bile Erdoğan’a Ayasofya’nın ibadete açılması konusunda adım attırmadı. Sorguluyoruz ister istemez; 18 Mart’ta katıldığı canlı yayında çevredeki Müslümanlar, cami ve İslami yapıların akıbetini düşünerek bir kez daha bu beklentiye müspet yanıt vermeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, acaba birden nasıl oldu da bu kadar net bir şekilde “Ayasofya’yı cami ismiyle müsemma hale getiririz” dedi? Altında nasıl bir gerekçe yatmakta henüz bilmiyoruz ama yakında öğreneceğiz gibi geliyor.

Seçime dönük olamaz

Şimdi birçok kişinin aklına yaklaşık dört gün sonra gerçekleşecek 31 Mart seçimleri geliyor. Seçime dönük son bir hamle olabilir mi Erdoğan’ın Ayasofya çıkışı? Ben böyle bir hamle olduğunu düşünmüyorum çünkü Ayasofya, Cumhurbaşkanı’nın da ifade ettiği üzere hassas bir konu. Ucunda bütün dünyaya verilecek bir mesaj, üstelik alınacak ciddi bir risk hatta riskler söz konusu. Hele ki de Erdoğan gibi akıllı ve zeki bir siyasetçiden beklenemez böyle bir şey. Amerika Birleşik Devletleri, İsrail gibi devletlere bir mesaj verilmek isteniyor kanımca. Blöf mü yapılıyor yoksa halis bir niyet mi söz konusu onu göreceğiz. Son söz şudur bunun cevabı çok yakında belli olacak.

Muhammet YILMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder