GERÇEKLİK
ALGISI
Her
şey gerçeklik üzerine temelli değil midir bu dünyada? Ama hangi gerçeklik ya da
hangi gerçeklikler diye sorguluyoruz çoğu zaman. Çünkü herkesin inandığı bir
gerçeklik veya gerçeklikler var ki o gerçeklikler birden fazla gerçekliği meydana
getiriyor. Doğal olarak insan da soruyor hangisi gerçek? Cevap basit, insan
neye yahut nelere inanıyorsa o ve onlar insan için gerçektir. Peki, duygular ve
düşünceler değişemez mi? Değişebilir. Bugün inandığına yarın inanmayabilirsin. İşte
bütün bunların hepsi algı meselesi. Yani göreceli bir kavram gerçeklik esas
olarak. Gerçeklik algısı da böyle bir şey. En fazla hangisi anlatılırsa, en
doğru ve en iyi hangisi dillendirilirse işte o gerçeğin kapsama gücü artar ve
ayakta kalan, sağlam bir gerçek olur. Buradan konuyu nereye bağlıyorum; ilgi
alanım olan siyasete elbette. Türkiye’de bugünün siyaseti de tamamen bunun
üzerine işleyen bir mekanizma. Gerçekliği algılar üzerinden anlatma, vatandaşı
bu şekilde ikna etme çabası söz konusu. Tabii seçim dönemleri için geçerli bu
söylediğim. Vatandaşa da o “gerçek”lerin kendine doğru olanını seçmek düşüyor
ki bu tip durumlara biz “algıda seçicilik” diyoruz. Algıda seçicilik siyaset
açısından da çok önemli. Doğru gerçekliği anlatan kişiyi seçmeliyiz ki siyaset
kurumu doğru işlesin, aynı zamanda bir hizmet mekanizması olsun. Peki madem
hizmetten bahsettik o halde buradan gidelim; mesela siyasilerimizin dilinde hep
bu kelime dolaşıyor. Hizmet yaptığını söyleyen çok ama asıl soru şu gerçekten
hizmet yapan kim? Yapıyorsa nereye yahut kime yapıyor; ranta mı vatandaşa mı?
Ve niçin hizmet yapıyor; oy için mi, koltuk ve makam için mi, yoksa hizmet
etmek için mi? Bütün bu soruların cevabı gerçeklik algısını şekillendirir.
Hizmet konusunda muhalefet partilerinin pek başarılı olduğunu söyleyemeyiz ama
gerçeklik algısını yönlendirmeyi çok iyi bildikleri ve uygulamaya koydukları
muhakkak. İktidar partisi de hizmeti iyi yapan fakat gerçeklik algısının
negatif etkilerine maruz kalan taraf. Çünkü muhalefetin eline çok fazla koz
veriliyor, yönetimde şeffaflık hizmette samimiyet gerileyince doğal olarak algı
negatif yönde etki ediyor. Algıyı doğru yönlendirmekte zorlandığı için son
zamanlarda seçmenden sık sık uyarı mesajları alıyor AK Parti.
Ovacık
modeli
Son
günlerde siyasetin en çok konuşulan modeli “Ovacık Modeli”. Hali hazırda Ovacık
Belediye Başkanı ve Tunceli Belediye Başkan Adayı olan Fatih Mehmet Maçoğlu’nu
gerçekten tebrik etmek gerek. Komünist görüşüne rağmen tabanda ayrım
yapmaksızın herkesi kucaklayarak kendini halka adamış olması ve şeffaf
belediyecilik politikasıyla taraflı tarafsız herkesin beğenisini toplamış bir
isim. Üretime dayalı modeliyle Ovacık’ta istihdam sorunu yaşanmıyor ve fiyat
problemi diye bir sorun da yok. Dolayısıyla gerçeklik algısı olumlu olarak
yansıyor Maçoğlu’na. Türkiye’deki siyasete hizmet açısından örnek teşkil
ettiğini söyleyebiliriz.
Altay
ne diyor?
CHP
Grup Başkanvekili Engin Altay son söylediği sözle siyasette belki de yeni bir
polemiği başlatacak. Altay “10 Mart’ta herkes İstanbul’u kimin aldığını
görecek” dedi. Ben gerçekten ana muhalefet kurmaylarını anlamıyorum. Acaba
Ekrem İmamoğlu veya CHP’nin aklından ne geçiyor? Bu söz sandık dışı bir
operasyon ihtimalini akıllara getirdi. Kullanılan bu dilin gerçeklik algısı
açısından sakıncalı olduğunu belirtmek gerek. Çünkü eylemlerin dışa nasıl
yansıdığını gösterir algı. Ve siyasette gerçekliği arayan bir millet olarak
gerçeklik algısının nasıl yansıyacağını hesaplamak önemli bir siyasi
meziyettir.
Muhammet YILMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder