4 Mart 2019 Pazartesi

Politik Eksen: Gerçeklik Algısı


GERÇEKLİK ALGISI

Her şey gerçeklik üzerine temelli değil midir bu dünyada? Ama hangi gerçeklik ya da hangi gerçeklikler diye sorguluyoruz çoğu zaman. Çünkü herkesin inandığı bir gerçeklik veya gerçeklikler var ki o gerçeklikler birden fazla gerçekliği meydana getiriyor. Doğal olarak insan da soruyor hangisi gerçek? Cevap basit, insan neye yahut nelere inanıyorsa o ve onlar insan için gerçektir. Peki, duygular ve düşünceler değişemez mi? Değişebilir. Bugün inandığına yarın inanmayabilirsin. İşte bütün bunların hepsi algı meselesi. Yani göreceli bir kavram gerçeklik esas olarak. Gerçeklik algısı da böyle bir şey. En fazla hangisi anlatılırsa, en doğru ve en iyi hangisi dillendirilirse işte o gerçeğin kapsama gücü artar ve ayakta kalan, sağlam bir gerçek olur. Buradan konuyu nereye bağlıyorum; ilgi alanım olan siyasete elbette. Türkiye’de bugünün siyaseti de tamamen bunun üzerine işleyen bir mekanizma. Gerçekliği algılar üzerinden anlatma, vatandaşı bu şekilde ikna etme çabası söz konusu. Tabii seçim dönemleri için geçerli bu söylediğim. Vatandaşa da o “gerçek”lerin kendine doğru olanını seçmek düşüyor ki bu tip durumlara biz “algıda seçicilik” diyoruz. Algıda seçicilik siyaset açısından da çok önemli. Doğru gerçekliği anlatan kişiyi seçmeliyiz ki siyaset kurumu doğru işlesin, aynı zamanda bir hizmet mekanizması olsun. Peki madem hizmetten bahsettik o halde buradan gidelim; mesela siyasilerimizin dilinde hep bu kelime dolaşıyor. Hizmet yaptığını söyleyen çok ama asıl soru şu gerçekten hizmet yapan kim? Yapıyorsa nereye yahut kime yapıyor; ranta mı vatandaşa mı? Ve niçin hizmet yapıyor; oy için mi, koltuk ve makam için mi, yoksa hizmet etmek için mi? Bütün bu soruların cevabı gerçeklik algısını şekillendirir. Hizmet konusunda muhalefet partilerinin pek başarılı olduğunu söyleyemeyiz ama gerçeklik algısını yönlendirmeyi çok iyi bildikleri ve uygulamaya koydukları muhakkak. İktidar partisi de hizmeti iyi yapan fakat gerçeklik algısının negatif etkilerine maruz kalan taraf. Çünkü muhalefetin eline çok fazla koz veriliyor, yönetimde şeffaflık hizmette samimiyet gerileyince doğal olarak algı negatif yönde etki ediyor. Algıyı doğru yönlendirmekte zorlandığı için son zamanlarda seçmenden sık sık uyarı mesajları alıyor AK Parti.

Ovacık modeli

Son günlerde siyasetin en çok konuşulan modeli “Ovacık Modeli”. Hali hazırda Ovacık Belediye Başkanı ve Tunceli Belediye Başkan Adayı olan Fatih Mehmet Maçoğlu’nu gerçekten tebrik etmek gerek. Komünist görüşüne rağmen tabanda ayrım yapmaksızın herkesi kucaklayarak kendini halka adamış olması ve şeffaf belediyecilik politikasıyla taraflı tarafsız herkesin beğenisini toplamış bir isim. Üretime dayalı modeliyle Ovacık’ta istihdam sorunu yaşanmıyor ve fiyat problemi diye bir sorun da yok. Dolayısıyla gerçeklik algısı olumlu olarak yansıyor Maçoğlu’na. Türkiye’deki siyasete hizmet açısından örnek teşkil ettiğini söyleyebiliriz.

Altay ne diyor?

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay son söylediği sözle siyasette belki de yeni bir polemiği başlatacak. Altay “10 Mart’ta herkes İstanbul’u kimin aldığını görecek” dedi. Ben gerçekten ana muhalefet kurmaylarını anlamıyorum. Acaba Ekrem İmamoğlu veya CHP’nin aklından ne geçiyor? Bu söz sandık dışı bir operasyon ihtimalini akıllara getirdi. Kullanılan bu dilin gerçeklik algısı açısından sakıncalı olduğunu belirtmek gerek. Çünkü eylemlerin dışa nasıl yansıdığını gösterir algı. Ve siyasette gerçekliği arayan bir millet olarak gerçeklik algısının nasıl yansıyacağını hesaplamak önemli bir siyasi meziyettir.

Muhammet YILMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder