25 Haziran 2023 Pazar

Politik Eksen: Kimler Kazandı Kimler Kaybetti - 2

KİMLER KAZANDI, KİMLER KAYBETTİ? - 2


Bunları yazmak için aslında biraz geciktik ama bilmeyi isteyenlerin sabırla beklediği kanaatindeyim. Seçimlerin üzerinden neredeyse 1 ay geçti, Cumhur İttifakı’na ilişkin değerlendirmemizi yapmıştık. Çünkü neler olduğu ve ne yapılması gerektiğine yönelik analizler çok net görülebiliyordu. Ortada anlamlandırmakta güçlük çektiğimiz bir hadise yoktu başka bir deyişle. Ancak dağılan Millet İttifakı cephesine baktığımızda zoraki şekilde birleştirilmiş parçaların adeta dört bir yana dağıldığı, her kafadan farklı birer sesin çıktığı, dolayısıyla mantık çerçevesinde değerlendirdiğimizde anlamlandırmakta güçlük çektiğimiz bir durumdan söz ediyoruz. Özellikle bir önceki yerel seçimlerin ardından genel seçimleri de kazanacak bir havaya girmiş muhalefet cephesi adına bu elbette onlar açısından baktığımızda beklenmedik bir yenilgi oldu. 31 Mart-23 Haziran’da kısa vadede kazanılmış bir seçim zaferini uzun vadeye taşıyamadılar. Verilen “namus” sözleri bir bir çiğnendi. Gerek 14 Mayıs gerekse de 28 Mayıs’a giden süreçte liderler belli bir konsolidasyon sağlamış olmalarına rağmen tabandaki zıt fikirlerin benzemezliği, 7 ve sonrasında sayısı artırılan cumhurbaşkanı yardımcılıkları ve bakanlık pazarlıklarıyla ülkeyi sistemsel karmaşaya götüren bir süreç, Kandil’deki terör baronlarının desteğine karşı suskunlukla hareket eden ve terörün siyasi uzantısı HDP ve Yeşil Sol Parti’ye de açık çekler vermek suretiyle tamamen bir amaca yönelik odak noktası geliştiren Millet İttifakı; bunun akabinde başlayan aday tartışmaları ve bozulan uyum görüntüsünü toparlayabilmek için alelacele önünü arkasını hesap etmeden “demokrasi, zenginlik, özgürlük” adı altında vadettiği popülizmin ve stratejik hatalarının kurbanı oldu. Devleti yönetmeye bir alternatif olmaktan ziyade bütün alternatifleri sindirip sadece mevcut iktidara karşı duyulan nefreti tabanda körükleyerek kendisi dışındakileri kutuplaştırarak ne elde etmeyi bekliyordunuz? Bir süredir iktidar partisine “Milleti terörist ilan ediyor” yalanıyla atmadıkları iftira kalmadı, bu seçimde aynı yalanı sürdürdükleri yetmiyormuş gibi muhalefette olup size rakip olan herkesi sindirerek önden kalpler gösterip size inananların gözünü boyayıp, ilk tur sonuçlarının ardından oynadığınız sahte milliyetçilik oyunuyla vardıkları son radde işte burası oldu. Aradan geçen bir aylık döneme baktığımda da maalesef muhalefet her şey aynı devam edecekmiş gibi bir izlenim söz konusu. Özetle iktidarın yetişmediği yerlere oy anlamında güçlü bir muhalefet alternatif olma yolunda yine, yeni ve yeniden tam bir hayal kırıklığı.

 

Sahiden kim tek adam?

 

Bu yazı dizisinin ilkinde demiştim ya bizde hakikaten seçimlerin kaybedeni yok diye, işte bu tam da dağılan Millet İttifakı’nın adayı ve en büyük bileşeni CHP’nin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için söylenebilecek bir söz. Bakınız hiçbir zaman halkın seçtiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devletin zirvesi olarak görmedi ve “tek adam” yakıştırması yaptı ama hala ana muhalefet partisinin lideri konumunda. Bir kaset kumpasıyla 2010 yılında geldiği koltuğunda 13. seçim yenilgisini yaşadı ama sorsanız demokrat amca. Sahiden kim tek adam? 13 yıldır “Oylarımızı artırdık, iktidarın oyunu düşürdük, öfkeyi büyüttük, mücadeleyi devam ettireceğiz” gibi bahanelerle koltuğunu bırakmıyorsun, yüzde 52 ile milletin seçtiği cumhurbaşkanını tanımıyorsun ve günün sonunda tek adam sen değil Cumhurbaşkanı Erdoğan oluyor. Muhalif medyada seçim sürecinde ateşli bir şekilde Kılıçdaroğlu’nu destekleyenler bile artık onu istemiyor ama o ısrarla kalacağını ifade ediyor yine tek adam değilmiş. Seçim akşamı Cumhurbaşkanı Erdoğan muhalefete iki eleştiri yöneltiyor muhalif gazeteciler tabir yerindeyse ortalığı ayağa kaldırıyor ama o akşam yaptığı konuşmadan bugüne geldiğimizde yine aynı seçim ağzıyla konuşan bir Kılıçdaroğlu var aynı gazetecilerden ses yok. Bu ne perhiz ne lahana turşusu!


Namussuz siyaseti hakikaten getirdi

 

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir ara gafları çok meşhurdu. Bir Mersin mitinginde imza attığı bir gaf şuydu, “Namussuz siyaset eksik. Namussuz siyaseti getirelim” demişti. Dil sürçmesidir, olur demiştik ilk zamanlar ama seneler geçti hem Kılıçdaroğlu yaptıkları ve söyledikleriyle hakikaten üzülerek belirtiyorum ki kendi ifadesiyle namussuz siyaseti getirdi bu ülkeye hem de o gafları ardı arkası kesilmeden devam etti. Seviye bu son seçimde muhalefet kanadında hiç düşmediği kadar düştü. Oy için girmedikleri kılık, yapmadıkları oyun kalmadı. Masadan kalkan Meral Akşener’i tabiri caizse sürükleye sürükleye masaya geri oturtan, kendisinden ayrı bir muhalefet anlayışı benimsedi diye kasetle, baskıyla sağlığını bozduğu Muharrem İnce’yi adaylıktan çekilmeye mecbur bırakan, ikinci turda Erdoğan’a destek açıkladı diye Sinan Oğan’ı vatanı satmakla itham eden, depremzedeleri aşağılayan muhalifleri durdurmayan, iktidar partisine oy verenleri günahkâr olarak niteleyen bir muhalif anlayış vardı karşımızda. Sadece Kılıçdaroğlu değil kendisine o dönem Millet İttifakı diyen her partinin mensuplarından bazıları bunları yaptı, yapmayan da yapılan çirkinliklere sessiz kaldı. Peki sonuç; ayrılıklarla birlikte CHP 130, İYİ Parti 44, SP 10, DEVA 15, GP 10, DP 3 olmak üzere elinizdeki vekillerle sanırım bundan sonra bir yandan birbirleriyle kapışıp diğer yandan yol kesme siyasetine devam edecekleri görülüyor. Son bir nasihatle bitirelim; seçimleri belki taktikle kazanabilirsiniz ama ülke yönetmek çocuk oyuncağı değildir. Ve de taktikler kısa ömürlüdür kazandırsa da biter kaybettirse de biter. Nitekim muhalefete kaybettirmiş oldu.

 

Muhammet YILMAZ

3 Haziran 2023 Cumartesi

Politik Eksen: Kimler Kazandı, Kimler Kaybetti - 1

KİMLER KAZANDI, KİMLER KAYBETTİ? - 1

 

Aylardır, belki de yıllardır beklediğimiz seçimi millet olarak yaptık. 14 Mayıs’ta milletvekilliğini 28 Mayıs’ta da cumhurbaşkanlığını seçimini yüzde 90’a varan bir katılımla tamamlayarak her şeyden önce bize oturdukları yerden demokrasi dersi vermeye kalkan Avrupalı ve Amerikalı çapsızlara hakikaten büyük bir demokrasi dersi verdik. Her ne kadar onların bazı kesimleri böyle görmüyor olduklarını sözde uluslararası belgelerine kendi istedikleri gibi raporluyor olsalar da asıl önemli olan bizim elimizdeki verilerin bize ne gösterdiğidir. Şimdi en azından bir süre için hem muhasebe yapma hem de önümüze bakma vakti. Malum 10 ay sonra bu sahnelerin benzerlerini yerel seçimlerde yine yaşayacağız. O yüzden bunu ne kadar çabuk atlatmayı başarırsak o kadar kazançlı oluruz her açıdan. Tabii kimin kazanıp kimin kaybettiği noktasında her seçimde olduğu gibi ilginç yorumlar var. Elbette ben de buna ilişkin biraz kelam edeceğim. Öncelikle ironik olarak şunu belirtmeliyim ki seçimlerin hakikaten de kaybedeni yok bizde. Millet olarak evet bence seçimin kaybedeni yok ama siyaseten bazılarının kaybettiğini birilerinin öyle veya böyle kabul etmesi gerek. Tabii bunları kendi içerisinde ayrı ayrı değerlendirirsek doğru sonuçlar elde ederiz. Seçimleri net bir başarıyla bitiren Cumhur İttifakı kanadıyla başlayalım. Çoğunlukla orayı gözlemleyebilen bir gazeteci olarak şunu ifade edebilirim ki böylesi kritik bir ortamda bence oldukça kazançlı bir sonuç ortaya çıktı onlar açısından. Ancak özellikle büyükşehirlere baktığımızda saha ile sandık arasında parti bazında belirgin farklılıklar olduğunu görmek lazım. Gündemdeki bazı sorunların buralarda Cumhur İttifakı’nı özellikle İstanbul ve Ankara’da etkilediği anlaşılıyor. Tabii netice itibarıyla Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran, ortak gösterdiği cumhurbaşkanı adayını da şüphe götürmeyecek bir sonuçla cumhurbaşkanı seçtiren ittifak olması yönüyle herkesin birçok alanda kazançlı olduğu, bazı aktörlerinin ciddi bir analizle iç muhasebelerini yapması gerektiği de bir gerçektir.

 

AK Parti neden başa döndü?

 

Cumhur İttifakı’nın en büyük bileşeni olan AK Parti ittifak içerisinde görünürde baktığımızda en kazançlı parti konumunda fakat her seçimde kazanması bir tarafa son dönemde ciddi bir kan kaybı yaşadığı da bir gerçek. Son iki dönemde parti olarak oy oranı yüzde 49’lardan kurulduğu dönemdeki yüzde 35’lere nasıl ve neden geriledi? Partinin selameti açısından bunun ciddi manada sorgulanması ve önü alınacak adımların süratle atılması lazım. Mitinglerdeki coşkunun aynı oranda sandığa yansıtılamadığı görülüyor. Detaylarıyla daha geniş biçimde de yazacağım ama genel olarak şunu söyleyelim; sadece 21 yıllık iktidar yıpranmışlığı üzerinden bunu okuyamayız. Demek ki doğrular hala ağır basıyor olsa da yanlış giden bir şeyler olduğu açık. Partinin genel başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bunun farkında olduğu görülüyor ve sıcağı sıcağına 10 ay sonraki yerel seçimleri hedef olarak belirlemişse gereğini yapmakta tereddüt etmeyecektir. Hala birinci parti olarak çıkması kredisi azalmış olsa da şansı var demektir bana göre.

 

MHP ve YRP sürpriz yaptı

 

Seçimlerin Cumhur İttifakı kanadında en büyük sürprizi her ne kadar benim beklediğim bir durum olsa da ağırlıklı kamuoyu ve birtakım manipülatif olan ve olmayan çevrelerin sürprizi Milliyetçi Hareket Partisi ve Yeniden Refah Partisi oldu. MHP anketlerin aksine çift haneli sayılara yükselerek yüzde 10’luk oranla parti bazında oyunu arttırdı. Yeniden Refah ise ilk kez katıldığı bir seçimde kendisinden genel anlamda taviz vermeyerek yine gösterilenin aksine yüzde 2’lik bir sonuçla ilk etaptaki hedefi olan Meclis’te yer almasını bildi. Tabii kendi seçmen kitlesiyle birlikte eli AK Parti’ye gitmeyen seçmenin Millet İttifakı’nda da aradığını bulamadığından olsa gerek bu iki partiyi bir alternatif olarak görmeye başlamasının bu iki partiyi böylesi bir noktaya taşıdığını söylersek yanılmayız herhalde. Yani ittifak dışına bir çıkış olmazken içeride bir geçişkenliğin yaşandığının görülmesi gerek. Sonuç itibarıyla 263 AK Parti, 50 MHP, 5 YRP, 4 HÜDA PAR, 1 DSP olmak üzere 323 milletvekili ile TBMM’de çoğunluğu temsil edecek olan Cumhur İttifakı önemli bir başarı kazandı. Bunun yasama süreçlerine yansımalarını farklı şekillerde göreceğiz. Daha da detaylandırmak koşuluyla şimdilik sözü bitirelim.

 

Muhammet YILMAZ