AKŞENER NE İSTEDİ, NE ALDI?
6’lı Masa’da son
iki-üç gün deyim yerindeyse tam bir tiyatroya sahne oldu. Depremle dönmek isterdik fakat bu konu da
geleceğimizin belirlenmesi bağlamında sıcak ve önemli bir gelişme olduğu için
gündemimize öncelik olarak bu konuyu aldım. Neler oldu peki, aslında herkesin
konuştuğu malumun ilanı oldu. Bir süredir üstü kapalı bir şekilde bir rekabetin
sürdüğü masada CHP’lilerin beklediği ve istediği oldu. İYİ Parti Genel Başkanı
Meral Akşener, son derece şahin mesajlar vererek ayrıldığı masaya birtakım
şartlarla ikna edilmek suretiyle geri döndürüldü ve Millet İttifakı ortak adayı
da Kemal Kılıçdaroğlu olarak açıklandı. Tabii uzunca bir süredir konuşulan,
yazılan, çizilen ama 6’lı Masa bileşenlerinin her seferinde yalanladığı ve
tozpembe bir tablo çizdiği muhalefet cephesinde neyin ne olduğu şu iki-üç günde
iyice ayyuka çıktı. Çıkaran da Akşener oldu. Peki şimdi herkes şunu sorguluyor;
acaba İYİ Parti hakikaten masaya dönerken gönüllü bir şekilde mi döndü yoksa
başka çıkar yolu mu kalmadığına mı inandı veya da gerçekten arabulucu olarak otelde
görüştükleri liderleri Akşener’in çağrısına karşılık parti ve lider
sadakatlerini bildiren İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın bir şekilde formül bulunmak
suretiyle yönetime katılması ve buradan yönetimi domine etme gibi bir çabaya
girişebileceği düşüncesinde mi? Ortada görünen tablo Meral Akşener’in pek de
gönüllü bir girişimle masada tekrar yer aldığı görüşünü bana vermiyor. Pek çok
gazeteciden buna benzer görüşler geliyor. Kılıçdaroğlu’nun aday olarak
açıklandığı sırada herkesin dikkat çektiği Akşener’in yüzünün asık olduğu ve
sürekli gözlerini başka yerlere kaçırmaya çalıştığı detayı ve onun öncesinde
verilen şahin mesajlar, atılıp silinen tweetler, sonrasında İYİ Parti’den
sınırlı sayıda destek mesajı gelmesi bunun kanıtları diyebilirim.
Bu tiyatroya gerek var mıydı?
Ortada görünen
durum tam bir tiyatro. Resmen milletin aklıyla oynamak suretiyle başta kendi
seçmenleri olmak üzere tüm Türkiye ile dalga geçtiler bana kalırsa. Madem Meral
Hanım günün sonunda veresiye bir hesapla bile Kemal Bey’in cumhurbaşkanı
adaylığına razı olacaktı neden iki üç gün millete son derece ciddi bir konuda
suni bir tiyatro izlettiniz, buna gerek var mıydı? Hem de deprem faciasının
zihinlerdeki yaraları hâlâ zihinlerde çok diri iken. Başka zamanda olsaydık
bunu farklı farklı siyasi veçheleriyle yorumlardık ama işi bu noktaya
getirdikten sonra ötesinde bir şey yazmayı istemiyorum. Deprem bölgesinde
canının derdinde olan vatandaşa saygısızlık olur.
Aldım verdim ben seni yendim
Gerek CHP
açısından gerekse de Kemal Kılıçdaroğlu açısından İYİ Parti ile Meral Akşener’i
düşürdüğü duruma baktığımızda klişeleşmiş bir ifade kendisini çok net belli
ediyor; aldım, verdim, ben seni yendim. Kılıçdaroğlu alttan alta mesajlarla
yolunu yaptığı başkan adaylığını aldı, Akşener’e gönlü olsun diye iki belediye
başkanını gönderip istediğinde cumhurbaşkanı yardımcısı yapabileceği ihtimalini
verdi, grup toplantısında da durumu ülkücü damara bağlayıp “Biz hallettik” gibi
bir söylemle aslında ülkücülüğü zan altında bırakmak suretiyle açıkladı ve o
kanadı da alt etti. Hayırlı uğurlu olsun, herkesin ifade ettiği gibi demokratik
bir haktır adaylık. Bu uğurda göze aldığı riskleri, feda ettiği birtakım
değerlerin karşılığını verebilecek mi, göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder