VATANPERVER BİR DİL
Bazı konular
içinde, önünde, arkasında birtakım hassas noktalar barındırır. Vatan gibi,
bayrak gibi, değerler gibi. Bu hususlara dikkat etmeden konuşuyor veya eylemde
bulunuyorsanız sonuçlarına katlanmayı göze almışsınız demektir. 10. Boğaziçi
Film Festivali’nde ödül alan isimlerden Yönetmen Özcan Alper teşekkür
konuşmasında ödülünü tutuklu Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur
Fincancı’ya armağan ederek en hafif tabirle bir skandala imza attı. Koca
salonda buna sessiz kalmayıp yüksek perdeden tepki gösteren Oyuncu Burak
Haktanır’a “eril dil” çamuru atıldı.
Öyle bir yere geldik ki zaman zaman, bu Şebnem Korur Fincancı olsun, Selahattin
Demirtaş olsun ya da bir başkası fark etmez, vatan hainlerine destek olmak için
böylesi törenler sabote ediliyor. Bu arada salondan tepki yerine öylesi büyük
bir alkış gelmesi oradaki zeminin, o hainlerin ipini tutan birileri tarafından
organize edildiğinin de göstergesi. Hain diyorum çünkü TTB Başkanlığı’nı
yürüten o malum şahıs hakikaten de barış dediği için içeri atılmadı. Bir de
aslında bu mevzu var. Barış gibi kelimeler artık çok rahat istismar edilebilir
bir duruma geldi. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne böylesi bir iftira atacaksınız,
sonra hiçbir şey olmamış gibi faaliyetlerinize devam edeceksiniz, son tahlilde
de birilerinin barış adı altında provokasyonuna göz yumulacak, böyle bir şey
olabilir mi? Hatırlayınız, Fincancı vaktiyle TSK’nın Suriye’deki operasyonuna
da “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” diye mukabele etmişti. Dolayısıyla bütün
bunları toplamak suretiyle bir araya getirdiğiniz zaman Burak Haktanır’ın ne
denli haklı ve vatanperver bir dille tepki gösterdiğini söylememiz mümkündür.
Ne yazık ki birçok ödül töreni “muhalif” diye lanse “sanatçı” kılıklı bazı
kişiler tarafından Özcan Alper’in yaptığı şekilde provoke ediliyor. Bu törenler
böylesi mesajların verildiği bir ortam olmamalı. Çünkü sanat diyorsunuz sanatın
konuşulması gereken bir yere resmen hainlik empoze ediyorsunuz. Bu siyaset
falan da değildir. O tören siyasallaştırılmadı, siyasallaştırmak çünkü başka ve
meşru görebileceğimiz bir husus bu ayrımı yapmamız lazım. O festival kapanış
törenine suçluyu öven mesajlar bilerek isteyerek sanat gölgelendi, kötü niyetli
kişiler tarafından istismar edildi. Bunun adı net olarak budur.
Özcan Alper de tutuklanmalı
Şebnem Korur
Fincancı vakasını bitirmedik daha ona sözümüz var ama şu parantezi de açalım;
Ortada resmen “suçu ve suçluyu övme” durumu mevcut bana göre. Bu noktada o
yönetmen Özcan Alper’in de tutuklanması ya da en azından ifadesinin alınması
gerek. Yargı işini bilir elbette, burada hukuki normların çiğnenmesi durumu söz
konusu mu onu bilemiyorum. İfade özgürlüğü kapsamında değerlendiriliyorsa da
saygı duyarım lakin bana kimse o insanların sanat için çalıştıklarını
söylemesin. Sanat ülkenin kültür düzeyi yükselsin, milletin dimağı genişlesin,
ufku açılsın diye yapılır. Bir parça da eğlenmek için elbette. Ancak burada
verilen bir emek düpedüz teröre kurban edilmiştir. Nasıl bir kafa yapısı bu
gerçekten anlamıyorum, anlamak da istemiyorum ama şöyle bir dipnotla konuyu
bağlayayım; benim edebiyatta gördüğüm iki akım var. “Sanat sanat içindir” ya da
“Sanat toplum içindir” şeklinde. Ancak Özcan Alper ve ona destek olan kesim,
sanki yeni bir akım bulmuşlar gibi son derece gayrimeşru bir tavırla adeta “Sanat
terör içindir” diyen bir ruh hali içindeler.
Muhaliflik değil hainlik
Şimdi bu
görüşlerim çok iyi biliyorum ki muhalif kesim tarafından hoş
karşılanmayacaktır. Ancak başka türlü düşünemiyorum. Şebnem Korur Fincancı’nın
yaptığı muhaliflik değil hainliktir. TSK’ya iftira atıyor ama terör örgütlerine
tek sözü yok. Zaten o iftirayı da bir terör örgütü yayın organında atıyor.
Bitmedi, bunun devamı da var. Muhalefet, Fincancı’nın tutuklanmasını
kabullenemediği gibi devletin güvenlikten sorumlu kurumlarını yıpratmayı sürdürüyor.
Son olarak cari açığı kapatmak için emniyet ve jandarma teşkilatına uyuşturucu iftirası
attılar. Bu hazmedilir bir durum değil. Yarın bu devleti yönetirseniz o kurumlar
size de lazım Sayın Kılıçdaroğlu. Ama eminim kişileri değiştirir bunu da
liyakat maskesiyle yuttururum gözüyle bakıyordur. Bunu düşünmek bile Türkiye
adına üzücü ve kaygı verici. Bütün bu durumlar artık basit bir siyasi tartışma
olmaktan çıkmış, millet ve memleket meselesine dönüşmüştür. Ona göre tavır
alınmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder