PARLAMENTER İSİMLİ OLİGARŞİK ANAYASA ÖNERİSİ
6’lı Masa’nın küçük diyebileceğimiz
bileşenlerinden Saadet Partisi’nin Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, öyle bir
açıklama yaptı ki deyim yerindeyse pandoranın kutusunu açtı. Geçtiğimiz hafta
açıklanan muhalefet cephesinin anayasa taslağı bu açıklamadan önce bile
Türkiye’de az çok nasıl bir düzeni sağlayacağı ile ilgili zaten bazı fikirler veriyordu
ama Temel Bey kafaların biraz daha açılmasını sağladı. Karamollaoğlu, halkın
yüzde 51 ile seçtiği cumhurbaşkanının bir eşgüdüm konseyi tarafından
yönlendirileceğini belirtti. Yani 28 Şubat’ta açıklanan “güçlendirilmiş
parlamenter sistem” önerisine göre, halkın salt çoğunluğuyla seçilen
cumhurbaşkanı; o sistemi öngören bu anayasa önerisine göre kendi oyu yüzde 0,7
ya da yüzde 1, yüzde 2 veya yüzde 3 seviyelerinde olan bir partinin genel
başkanından bile tabiri caizse emir alacak. Ayrıca birçok yetkisi elinden
alınıp yeniden kurulacak başbakana devredilen ve 7 yıllığına tek dönem
seçilecek cumhurbaşkanı, dönemini bitirdikten sonra da başka bir siyasi görevde
bulunamayacak. Siyasi literatürde hakikaten görülmemiş ve karşılığı olacağı son
derece şüpheli bir öneri var karşımızda. Bu demektir ki; 6’lı Masa İttifakı
2023 seçimlerini kazanırsa “parlamenter sistem” adı altında bir “gölge
oligarşi” yönetimi bizi bekliyor. Dünyaya bir bakın, hangi cumhurbaşkanı tek
dönem için seçilmiş ve kendisinden alt kademeden emir alacak bir sistemin
içinde yer almıştır? Üstün asta karşı sorumlu olduğu bir düzen hangi “modern demokrasi”
anlayışında görülmüştür? Dolayısıyla bu halkın kafasını daha çok karıştıracak,
devlet içi hiyerarşiyi gereksiz şekilde fazlalaştıracak, buna bağlı olarak da
bürokratik engellerin ve sorunların ardı arkasının kesilmeyeceği bir öneriden
başka bir şey değildir.
Bakanlıklar yetkisiz kılınıyor
Muhalefet cephesinin öngördüğü bu düzende
“Meclis’in işlevi artırılıyor” tezi öngörülerek bakanlıklar da adeta yetkisiz
kılınıyor. Örneğin İçişleri Bakanlığı’nın belediyelere soruşturma açması,
usulsüzlük gibi suçlardan başkanları görevden alması yetkisine son verilmesi,
kayyumların kaldırılmasına yönelik bazı maddeler; metaforik olarak masanın
ayağı diye tabir edilen terör örgütünün siyasi uzantısı HDP’ye bu anayasa
önerisinde hediye gibi bir madde olmuş. Yıllardır hendek ve çukur teröründe
HDP’li belediyelerin PKK/YPG’ye nasıl bir destek sağladığı yurt içinde o dönem
düzenlenen operasyonlarda gün gibi ortadaydı. Kayyumların atanmasını da
engelleyen bir düzenlemenin de o taslakta yer alması cabası. Bu uygulamanın Doğu
ve Güneydoğu’da son dönemdeki kazanımları ortadan kaldırıp yine eski karanlık
günlerine döndürmeyeceğinin garantisini verebilir misiniz? Veremezsiniz masa
olarak sizin “şeytanlaştırmıyoruz” dediğiniz HDP zaten size ayar veriyor siz
onlara değil. Yine Hakimler Savcılar Kurulu’nun ikiye ayrılıp Adalet
Bakanlığı’nın yeni oluşacak kurumlarda görev almaması nasıl bir mantıkla hukuk
devletine dayandırılıyor anlaşılması güç. Yani Adalet Bakanı yargıyı ilgilendiren
süreçlerde rol almayacak da ne yapacak? Bunun gibi çelişkili durumlar
demokrasiyi daha tartışmalı hale getiriyor.
Esas bu bir rejim değişikliği önerisidir
Vaktiyle şu anda yürürlükte olan
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için CHP, rejimin değiştirilmek istendiği
tezini ortaya atmıştı. Gelinen noktada rejim değişikliğini andıran bir uygulama
yahut sistem olmadı. Ancak 6’lı Masa’nın önerisi, Saadet Partisi Genel Başkanı
Karamollaoğlu’nun açıkladığı eşgüdüm konseyi ve son olarak CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu’nun vizyon toplantısında bahsettiği 70 kişilik kurul dikkate
alınarak okunduğunda; ya siyasi ya da teknokrat bir zümrenin yönettiği bir
yönetim şeklini, kısacası demokrasiden oligarşi rejimine geçişi öngören bir
öneridir. Dolayısıyla esas bu durum bir rejim değişikliği önerisidir. Dün başkanlık
sistemine “rejim değişiyor” diye karşı çıkanlar bugün demokrasi, insan hakları
gibi kavramları istismar etmek suretiyle ülkeyi ABD’den, İngiltere’den vs. dış
mihraklardan alınacak akıllarla yönetecek vesayet zümrelerine emanet etmeyi
amaçlıyor anlaşılan. Dürüst olun, açık olun. Şeffaflık, liyakat, adalet, hukuk
gibi kavramlar dilinizden düşmüyor lakin bu hususları kendi içinizde ne kadar
sağladığınız meçhul.