YALANLAR SİLSİLESİ
İç siyaset tam bir
savaş alanına döndü. Aylardır özellikle ekonomi üzerinden dönen bir seçim
savaşı var. Muhalefet cephesi son yerel seçim döneminde “İstemeyeceğiz”
demesine rağmen hem seçim istemeye hem yönetim sistemini tartışmalı hale
getirme çabalarını sürdürüyor. Yalan ve iftira ile gündemi meşgul eden bir çaba
söz konusu. Sosyal medyada bunu kısaca dile getirmiştim şimdi biraz
detaylandırmak istiyorum. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve kendisine
bağlılığını ilan etmiş CHP’liler tarafından hemen her gün yeni algılar, yeni
yalanlar konvansiyonel (geleneksel) ve sosyal medya üzerinden servis ediliyor.
Ancak gerçeklerin de ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu var. Örneğin;
yoksulluktan, açlıktan kıvranıyoruz diyenlerin CHP teşkilatından seçilmiş
piyonlar çıkması, teröre karşı olduklarını iddia edenlerin terör örgütü
PKK/PYD/YPG’nin siyasi uzantısı HDP ile gizli veya aleni bir şekilde kol kola
hareket etmesi, “geçmesek de ödüyoruz” denilen YİD (Yap-İşlet-Devret) ile
hayata geçirilmiş büyük hizmetlerin halka maliyetinin aslında onların savunduğu
sisteme göre daha avantajlı olduğunun çıkması, terörle mücadelede elimiz
ayağımız olan SİHA’ların sivilleri öldürdüğünün söylenip bunun ispat
edilememesi gibi. Bunun gibi örnekleri daha çok göreceksiniz. Onun için bir
nefeste her şeyi söylemeye gerek yok. 28 Şubat’ta açıkladıkları parlamenter
sisteme dönüş bildirgesi nedeniyle “28 Şubat İttifakı” ya da daha önceki
toplantılarından mütevellit “6’lı masa” diye tasvir edilen muhalefet cephesinin
tek amacını hepimiz biliyoruz; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmek. Bunu
e-muhtıra, Kafes ve Balyoz eylem planları, askeri darbe gibi gayrimeşru
yollarla denemek başarısız olunca şimdi seçimle devirme yolunu seçtiler. Olabilir
kabul, bu ülkede iktidar değişecekse yeter ki seçimle değişsin. Ama
değişen iktidar onun bunun uşaklığını yapıp milli değerleri ayaklar altına
almasın, ülkeyi geldiği noktanın 20 yıl gerisine götürmesin, güvenliğimizi
tehdit eden unsurların ekmeğine yağ sürmesin, bizim derdimiz o. Ancak oy için
her şeyi meşru gören, meşhur şiirdeki gibi “Ben güzele güzel demem, güzel benim
olmayınca” şeklinde saiklerle her şeyi karalayıp bir de sadece mevcut bütün
düzeni yıkıp eski düzeni geri getireceğini vaad etmek ülkeyi geriye götürmek
değil de nedir?
“Kaçacak” diyor kendisi kaçıyor
CHP lideri daha önce de FETÖ televizyonlarında ifade ettiği gibi son olarak yine Cumhurbaşkanı Erdoğan için yine “Kaçacak” iddiasını dillendirmeye başladı. Temcit pilavı gibi eski tartışmayı önümüze koydu. Bir defa her ne kadar bir parti lideri olsa da ülkeyi yöneten ve seçilmiş iradenin Cumhurbaşkanı’na yönelik kullandığı üslup son derece itici ve çirkin. Şahsen böyle birinin muhalefet lideri olması bile ülkemiz açısından bir kayıp. Biz iletişimcilerin en dikkat ettiği hususlardandır üslup. Üslubun kötü ve iticiyse çiftçi bile olsan fark etmez. Sosyal medyada ifade ettim; Kemal Kılıçdaroğlu aklınca gündemi olur olmaz kavga ve tartışmalarla meşgul edip hükümeti sorunlar karşısında çaresiz bırakmaya, algılarla milleti kandırıp çalışmaz hale getirip buradan prim yapmaya çalışıyor. Yani ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı’na “Kaçacak” diyor ama Kılıçdaroğlu kendisi kaçıyor. Hakeza Akşener’in, Babacan’ın, Davutoğlu’nun, Karamollaoğlu’nun da onlardan aşağı kalır bir tarafı yok gibi bir şey.
Boğulmuş vaziyetteler
Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak Kılıçdaroğlu’na 10 soru yöneltmiş, bunlara net cevap istemişti. Kılıçdaroğlu cevap verdi ama net cevaplar değildi o cevaplar. Yine kaçak güreşti anlayacağınız. Bir de kendisi 10 soru sormuş, incelediğiniz zaman ülkenin geleceğiyle mantıklı bir altyapı arayın ki bulasınız. Bakınız son dönemde zaman zaman çevremde söylediğim bir şey vardır; seçimleri taktikle kazanırsınız ama ülke yönetmek çocuk oyuncağı değil. Ülkeyi taktikle yönetemezsiniz. Algıyla, yalanla, millete pembe Türkiye tabloları sunarak hiç yönetemezsiniz. Fakat 6’lı masa aktörleri ve aparatı olan parti adeta bir yalanlar silsilesinde boğulmuş vaziyetteler. Sorunlara çözümü olmayan, sürekli umutsuzluk pompalayıp vatandaşı yıldıran bir anlayışla nereye kadar gideceksiniz? Bir adım öteye gidebilirseniz şükredin; benden söylemesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder