25 Ocak 2019 Cuma

Politik Eksen: Yine Aynı Oyun Aynı Senaryo


YİNE AYNI OYUN AYNI SENARYO

Evet; yeni bir heyecan, yeni duygular ve yeni gelişmeler ışığında yepyeni bir maceraya “Kırmızı Alan” adını verdiğim internet mecrasında yeniden başlıyorum. Yeniden diyorum çünkü bilmeyenler için kısaca ifade etmek gerekirse birkaç ay öncesine kadar yine aynı isimle kurmuş olduğum blog mecrasında yazıyordum. O zaman ilk tecrübeydi, dolayısıyla bugün daha yetkin, profesyonele daha yakın, daha anlaşılabilir ve sindirilebilir yazılarla karşınızda olacağım. İnsanı ve halkı merkeze alacak, herhangi bir grup ya da ideolojiye yakın değerlendirmeler yapmayacağım. Bugün gündemin en sıcak başlığını değerlendirmeye alıyorum. Yani Venezuela’daki post-modern darbe girişimini. Amerika Birleşik Devletleri’nin petrol zengini ve daha çok Türkiye dostu ülkelere yıllardır uyguladığı bu oyun aynı senaryoyla şimdi yeniden kurgulanmak isteniyor. Öncelikle şunu belirteyim, CIA Venezuela’daki meşru Maduro hükümetini devirmek istediğini açıkça ilan etmişti bütün dünyaya. Ve bir sivil darbe için ciddi çalışmalar yürütmekteydi. Hakeza ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’da bu çalışmalara destek veriyordu. Bugün görüldü ki bu çalışmalar son aşamaya taşınmış, iş oldubittiye getirilmeye uğraşılıyor. Muhalefet lideri ve Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido kendini “geçici başkan” ilan etti, ABD ve müttefikleri hemen onu tanıdığını açıkladı. Tabii karşısında(veya karşılarında) şimdi sadece Venezuela yok. Türkiye olarak biz, Meksika, Bolivya ve Rusya Amerika’nın Venezuela’ya olası bir askeri müdahalesine karşı çıktılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca Maduro’yu aradı ve desteklerini iletti. Bu gelişmeler ABD’yi bu hukuksuz ve meşru olmayan yoldan döndürür mü bilinmez, fakat bir gerçeği buradan bir kez daha vurgulamak lazım. Dünya, yeni bir savaşın eşiğine doğru hızla gitmekte. Daha doğrusu dünyayı yöneten kirli ve kanlı eller tarafından savaşa götürülmekte. Sıcak mıdır soğuk mudur veya zamanı uzak mıdır yakın mıdır bilemem, kimse bilemez esas olarak ama bir savaş olacak gibi duruyor. En azından yaşanan gelişmeler bu ihtimalin biraz daha güçlendiğini gösteriyor. Ve şuan bana kalırsa artçı sarsıntıları izliyoruz.

Demokrasi darbeyle gelmez

Gelelim konunu önemli bir noktasını tartışmaya açmaya. Aslında tartışma falan denmez çünkü dünya üzerinde pek çok insan bu konuda hem fikir olacaktır. Ben de düşünmekteyim ki o da şu, demokrasi darbeyle gelmez. Bunun geçmişte sayısız örneğini gördük. Birkaç örneği aktaralım; 12 Eylül 1980’de Kenan Evren ve silah arkadaşlarının orduyu kışkırtması sonucu “Bayrak Harekatı” kod adıyla Türkiye’de yeni bir askeri darbe gerçekleşti(27 Mayıs 1960 bundan önceki askeri darbeydi hatırlarsanız). Sonrasında yaşanan süreçte Türkiye’ye demokrasi geldi mi? Tabii ki de hayır. Sıkıyönetim ilan edildi, Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümsüz kılındı, parti yöneticileri tutuklandı veya sürgün edildi, bazıları idam edildi vs… Yine Amerika geçmişte Irak’a girdi, Afganistan ve Suudi Arabistan’da darbelerin gerçekleşmesine ön ayak oldu. Aynı şekilde Kuzey Afrika’da Mısır, Libya ve Tunus en sonunda Suriye… Özetle demokrasi geldi mi darbe olunca ya da dışardan askeri müdahale olunca? Gelmedi. Dolayısıyla tarihin tekerrür etmesi durumu söz konusu. Başkan Trump Amerika’yı o eski darbeye veya askeri müdahalelere zemmin hazırlayan günlerine döndürmek istiyor anlaşılan. Ancak saydığım örnekler doğrultusunda şu sonucu çıkarabiliriz ki en kötü demokrasi en iyi darbe yönetiminden iyidir. Bizi memnun etmese bile.

Muhammet YILMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder