8 Mart 2024 Cuma

Yaşamın İçinden: Başımızın Üzerinde

BAŞIMIZIN ÜZERİNDE

“Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” demişti Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Evet, her zerresine katıldığım bu cümleden hareketle ben de bugün diyorum ki kadınlarımız göklerde yükselecek ama sadece el üstünde, omuzlarda değil ayrıca başımızın üzerinde herdaim yeri olacak. Çünkü yine Atatürk’ün de dediği gibi dünyadaki hemen her şeyin temelinde kadın vardır. Bağımsızlığın, medeniyetin gelişmesinin ve toplumun temel taşı olan ailenin kurulmasının elbette. Bu vesileyle tarihimizi bugünlere taşıyan, bugünümüzü şekillendiren ve şekillendirmeye devam edecek olan bütün kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü en içten dileklerimle kutluyorum. 93 Harbi’ndeki direnişiyle sembol olan Nene Hatun’u, Milli Mücadele’nin kahramanlarından Şerife Bacı, Kara Fatma, Halime Çavuş, Nezahat Onbaşı ve daha sayamadığım nice kadın kahramanımızı saygı, sevgi hürmetle yad ediyorum. “Vurun Kahpeye” diyen yürekli edebiyatçımız Halide Edip Adıvar’a, ilk kadın romancımız ve bugün 50 TL’mizin de yüzü olan ilk kadın romancımız Fatma Aliye Topuz’a, ilk kadın pilotumuz Sabiha Gökçen’e selam olsun. Dün ve bugün hiçbirinin hakkını ödeyemeyiz. Çünkü Yüce Allah’ın kendilerine biçtiği birtakım doğal misyonla birlikte kadın her zaman toplumda çok önemli vazifeleri yürüttü ve yürütüyor. Bir erkek gibi var olan düzeni idare etmeye çalışmıyor. En ince ayrıntısına kadar her şeyi düşünüyor, planlıyor, kuruyor, idare ediyor, bozulduğunda düzeltiyor ya da yeniden yapıyor. Bu nedenle kadının olduğu düzen vardır, huzur vardır, dolayısıyla mutluluk vardır. Kadının olmazsa hiçbir yerde dirliğin, düzenin sağlanamayacağını ve işlerin yürümeyeceğini dolayısıyla hayatın felç olacağını aklımıza derin puntolarla yazmamız gerekir.


Bilincimizi güçlendireceğiz


Şimdi bütün bu genel kanıların ardından karnemize bir bakmak gerekirse hiç de iç açıcı şeyler söylemek mümkün değil. Bütün ifade ettiklerime rağmen bugün kimi noktalarda kadına verdiğimiz değer konusunda bilincimizin zayıfladığı bir gerçek. Bu durum bir erkek olarak benim de canımı yakıyor. Neden her yıl kadın cinayetlerinde artış yaşıyoruz? Neden erkek terörü denen bir kavram ortaya çıktı ve silinmiyor? Bakınız 2023 yılında 315 kadın cinayete kurban gitmiş Türkiye’de. Üstelik neden, çoğu özgür bir şekilde kendi hayatına yön vermek istediği için. Bu bir terördür mutlaka önüne geçmemiz, kendimize bir çekidüzen vermemiz gerektiği aşikar. Eski Türk devletlerinden tutun Osmanlı’ya hatta Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bugünlerine kadar hemen her noktada yeri çok müstesna olan kadınımızı daha farklı şekillerde konuşmak ve başımızın üzerinde tuttuğumuzu göstermek için bilincimizin zayıfladığı yerleri ya güçlendireceğiz ya güçlendireceğiz. Medeni toplum olduğumuzu göstermenin en önemli şartlarından biri hiç şüphesiz budur.


Hukuktaki caydırıcılık artmalı


Toplum olarak kadınımıza verdiğimiz güçlendirmekte yapmamız gereken olduğu gibi devletin de üzerine düşenleri yapmakta daha kararlı olması gerekiyor. Mesela hukukta caydırıcılık noktasında neler yapıyoruz? KADES gibi önemli bir uygulama var ancak her seferinde söylediğim şu iyi hal indirimini başta kadın cinayetleri olmak üzere pek çok alanda kaldırmayı düşünmemiz gerekiyor. Dernekler bilinci artırmak için daha aktif çalışmalar yapmalı. Ben artık Münevver Karabulut, Özgecan Aslan, Şule Çet, Helin Palandöken, Emine Bulut gibi örnekleri her seferinde konuşmak istemiyorum. Kadınlarımızı iyilik ve güzelliklerle daha çok anmayı istiyorum. Unutmayın sadece 8 Mart olarak kabul ettiğimiz bir gün değil her gün kadınlar günüdür. Ve yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözüyle bitirelim “Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır” Günümüz kutlu olsun.


Muhammet YILMAZ