30 Ekim 2022 Pazar

Politik Eksen: Türkiye Yüzyılı, Togg ve Gelecek

TÜRKİYE YÜZYILI, TOGG VE GELECEK

Yaygın mecralarda çok dile getirdim mi bilmiyorum ama aile ve arkadaş çevremde mutlaka söylemişimdir. Nedir o derseniz; siyasetin artık yeni argümanlara ihtiyacı var. Dünün argümanlarıyla bugünü şekillendiremezsiniz. Aktörler geçmişten gelebilirler çünkü var olan argümanları güncelleyen ya da yeni birtakım kartlar ortaya koyan aktörlerdir. Daha fazla genel detaya boğmadan ifade etmem gerekir ki nihayet bu konuda bir siyasi irade döndü dolaştı benim daha önceden tespit ettiğim o noktaya geldi. Ama nasıl geldi? Sanıyorum Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğindeki AK Parti; bu kadar zamandır böyle bir hazırlığın içindeydi, hem kendilerinin hem de ortamın buna hazır olduğuna inanıldığı an önce yavaş yavaş ismi telaffuz edilmeye başlandı, en sonunda da görkemli bir şölen eşliğinde “Türkiye Yüzyılı” vizyon belgesi açıklandı. Tören sonrası erişime açılan internet sitesinde de bu yüzyıl vizyonunu oluşturan bütün detaylar yer almış. Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasını dinlediğiniz zaman hem de o detayları incelediğinizde geçmişten gelen pek çok olumsuzluğu ortadan kaldırıp, kimisiyle de hali hazırda mücadele etmek suretiyle bir gelecek vizyonu ortaya koymak son derece kıymetli bir şey. Benim geride bıraktığımız şu süreçte Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ülkeyi nasıl alıp nasıl bir noktaya getirdiği konusunda bir şüphem yok. Zaten bu süreçlerdeki seçimlerde alınan karneler de bunun göstergesi. AK Parti’nin eleştirdiğimiz dönemleri de oldu. Bazen şu sorular sorulmuştur; “Acaba deniz bitti mi, AK Parti’den de buraya kadar mı?” gibi. Ancak “Türkiye Yüzyılı” bence bu soruları çöpe atacak cinsten bir değişimin işaret fişeği. Ki bunun alıcısının ne kadar fazla olduğunu, kitleleri nasıl peşinden sürüklediğini Ankara Spor Salonu’nda gördük. Teşkilatlarda daha önce görülmemiş bir heyecan, protokol uygulanmayıp halkın merkeze alındığı salon toplantısı, muhalif çevrelerin ve ayırt etmeksizin pek çok gazetecinin programa çağrılması ve de vizyondaki başlıklarla bunların detaylarını iyi okumak gerek. Kısacası “Türkiye Yüzyılı” AK Parti’deki gözle görülür argüman değişimi, siyaset anlayışını başka bir yöne çekmek istediği ve bundan sonraki süreçte nasıl bir strateji izleyebileceği hakkında bize önemli ipuçları verdi.

Vizyonun ilk fotoğrafı: Togg

Tabii bazı kesimleri haliyle tatmin etmedi bu vizyon. Şu yönden bakanlar var; somut bir şey ortada yok. Ancak dikkat ediniz pek çok gazetecinin de söylediği gibi bu bir seçim beyannamesi değil yüzyıl vizyonu. Beyanname seçime yakın açıklanacaktır ve biz bu vizyon doğru uygulandığı takdirde olmadığı söylenen somut fotoğraflarını da göreceğiz. Nitekim ilk fotoğrafı gördük bile. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gibi Türk tarihinin sembolü olan bir günde Devrim sonrası 60 yıllık yara ve bir hayal olan Türkiye’nin yerli ve milli otomobili Togg, banttan indi ve seri üretiminin yapılacağı Gemlik Kampüsü de hizmete resmen açıldı. Bununla da kalmadı; daha önce de ilan edilen pek çok model ve rengiyle de görücüye çıktı. Cumhurbaşkanı da zaten Togg’un bu yüzyılın ilk fotoğrafı olduğunu söyledi. Bakalım devam nasıl gelecek, göreceğiz.

Bir geleceğin inşası

“Türkiye Yüzyılı” ile yeni bir gelecek inşa edilmek isteniyor. Kutuplaşma yerine birliğin ve ortak aklın öne çıkarıldığı; değerler, bilim, dijital varlıklar, sürdürülebilirlik, huzur, barış, şefkat, verimlilik, istikrar, istikbal, üretim gibi unsurların öne çıktığı kapsamlı bir gelecek projesinden bahsediyoruz. Her yiğidin harcı değil böylesi işler. İlerleyen zamanlarda daha çok konuşacağız bunu her yönüyle. Gerek biz gerekse de başka bütün mecralarla birlikte elbette bizleri ve bu siyaseti tayin edecek olan milletimiz. Yapılanlar, yapılamayanlar, görülenler, görülmeyenler herkesin her şeyi ortada duruyor. Gizlenen varsa da ortaya çıkacaktır. Ama ben açıkçası en çok şunu merak ediyorum; böylesi bir yenilenmeyi başka kimler göze alacak? Veya kimler bu hikayeye ortak olacak, üzerine farklı bir şeyler koyabilen olacak mı? Zaman gösterecek.

Muhammet YILMAZ


Yazıyı sesli dinlemek için; https://youtu.be/mqNJLKTLCHs 

27 Ekim 2022 Perşembe

Yaşamın İçinden: Vizyonsuz Futbol Eleştirisi

VİZYONSUZ FUTBOL ELEŞTİRİSİ

Türkiye’de futbol hakikaten enteresanlıklarla dolu. Öyle ki bu güzel oyun artık sahadan ziyade masadaki oyunlar veya medya önündeki demeç savaşlarıyla daha çok oynanıyor sanırım. İşte bu futbol anlayışımızın vizyondan uzak olduğunun göstergesi. Tabii olayı biraz daha somutlaştırmak gerek. Geçtiğimiz hafta Spor Toto Süper Lig’de 10. Hafta maçlarının bitmesi sonrası Galatasaray Başkanvekili Erden Timur tarafından düzenlenen basın toplantısı dikkat çekiciydi. Timur, 10. Hafta’da yaşadıkları Kayserispor mağlubiyeti sonrası ligin kurgulandığını ifade etti. Bu noktada açıkça belirtmemekle birlikte VAR kararlarının sayısını yansıttığı görselde ezeli rakipleri olan Fenerbahçe’yi hedef aldıkları net bir şekilde ortaya çıkıyor. 10 haftada Galatasaray lehine veya aleyhine VAR çıkmaması ilginç bir durum olmakla birlikte bu onların sportif anlamda başarılı olmaları gerekirken kasıtlı şekilde düşürüldüklerini tam manasıyla kanıtlamaz. Kaldı ki hakemlerle ilgili konular her dönem konuşulan bir şey. Bunlar geçmişte vardı, bugün de var ve gelecekte de olacaktır ancak bu kadar dillendirilmesi yanlış. Bugün Galatasaray VAR kararlarına ve hakem atamalarına itiraz ediyor, geçen sezonda hatırlayın; Fenerbahçe özellikle dönemin Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim tarafından atılan “Zorlu görüşmesi” tweetinden sonra bu konuda benzer itirazlarda bulunmuştu. Erden Timur bir kurgudan, bir maksattan bahsediyorsa bunu da göz önüne alarak konuşması gerekir. Herkes için futbolu yükseltme gayeleri olduğu da kuyruklu bir yalan. Bu ne yazık ki bütün kulüpler için böyle. Herkes kendi açısından günü kurtarmaya bakıyor. Dolayısıyla nasıl siyasette samimiyet aramak bugün çok zorsa, futbolda da artık yok denecek kadar az.

Yangına körükle gitmek

Erden Timur’u eleştiriyorum çünkü bu tip açıklamalar yangına körükle gitmekten başka bir şey değil. Bu kimseye bir yarar sağlamaz. Nitekim sağlamadı da. Alanyaspor maçında yaşananları herkes az çok gördü. Galatasaray aleyhine sonuca etki eden kararlar verildi. Sonrasında bu kez hem Erden Timur hem Dursun Özbek oldukça sert açıklamalar yaptılar. Ne olmasını bekliyordunuz şimdi ne bulmayı umuyorsunuz Allah aşkına? Bu bencil tavırlarınızla futbolu daha da geriye götürmekten başka hiçbir şey yapmıyorsunuz. Bir an önce bütün kulüpler ezeli rekabet ebedi dostluk anlayışıyla ortak akıl çerçevesinde hareket etmelidir. Ve de saygıyı geri kazanmalıyız. Saygı olmazsa rekabetin şu anda görüldüğü gibi tadı tuzu olmuyor ama gerginliği had safhaya çıktı bile.

Hakemlerimizin ruh hali

Bugün Erden Timur ve Galatasaray üzerinden verdiğim örneği yarın diğer kulüplerimizden de verebilirim bunun ucu maalesef ki açık. Ancak kapatmak kulüplerin, TFF’nin ve MHK’nin elinde olan bir durum. İlkeli düşünerek bu işin içinden çıkarız. Başka türlü olan ortada. Diğer türlü bir kulüp yönetici bir şey söylüyor ona başka bir kulüp yöneticisinden cevap geliyor sonra olan bir maçta hayati puan kaybı olarak muhatabına dönüyor. Hakemlerimiz acaba maçlara şöyle bir atmosferde nasıl bir ruh haliyle çıkıyor merak ediyorum. Ali Palabıyık Galatasaray-Alanyaspor maçını nasıl bir ruh haliyle yönetti? Bilinçli mi yaptı o işi net bilmiyoruz. Ancak gözlemci raporları ve bu hafta ligde maç alamaması bunu gösteriyor. Bakınız kişiler ve aktörler değişir, sonuç aynı olur mevcut yapıda. Onun için bugün buradan diyeceğim yazının genelinde bahsettiğim üzere şudur; ortak akıl, ilkeli düşünce, eşittir güzel futbol. Sonucu şaibeli olmayan tek çözüm bu denklemdir.

Muhammet YILMAZ