29 Nisan 2021 Perşembe

Politik Eksen: Bizimle Misiniz Değil Misiniz?

BİZİMLE MİSİNİZ DEĞİL MİSİNİZ?

Birilerinin karar vermesi gerekiyor. Türkiye’deki 81 milyonla birlikte yaşayıp ülkemizin itibarına leke sürecek söylemlerden kaçınacaklar mı, yoksa zehirli sözlerle ısrarla bizi dünya kamuoyuna rezil etmeye devam mı edecekler? Ülkemizi yönetmeye talip olup bunu bir türlü başaramayan muhalefet partilerinden bahsediyorum. Geçen yazımın sonunda milli meselelerde birlik beraberlik duygusunun ne kadar önemli olduğunu ve buna uygun hareket edilmesi gerektiğini belirtmiştim. Lakin başta bu şekilde görünen bazı siyasi unsurlar şimdi çarkı döndürdü dolaştırdı bir kez daha yöneten iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti)’ye çevirdi. Bazıları zaten kraldan çok kralcı kesilerek öne atladılar onları söylemiyorum bile. İşte bu sonradan oku içeri çeviren muhalif unsurlar baştan ülkemizi sözde “soykırım” gerçeğiyle yüzleştirmeye çalışanlara laf etmekten bile imtina ettiler! Ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun son grup toplantısında 1915 olaylarıyla ilgili kullandığı ifadeler çok çarpıcıydı. Sayın Kılıçdaroğlu, “Biden’a kızmayın, o kendi iç politikasının gereğini yapıyor” dedi! Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin iç politikası Türkiye’yi sınır devletlerine karşı kışkırtmaktan mı ibarettir? Ya da tam tersi komşu devletleri bize karşı kışkırtmak mıdır? Kılıçdaroğlu bununla yetinmedi, bir de klasik söylem “Ne işiniz var Suriye’de?” diye soruyor hâlâ, sanki hiç bilmiyormuş gibi. İşine gelmiyordur o ayrı mesele. Sadece CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Halkların Demokratik Partisi (HDP)’yi emperyal güçler gölgesinde siyaset yapmakla suçladı ki HDP’den yanıt “Haddinizi bilin” oldu. Bunun ötesi olur mu bilemiyorum çünkü seçimlerde HDP tabanı CHP ve İYİ Parti için bulunmaz nimet konumunda. Bu tabii başka bir konu, lakin esas önemli olan durum şu; en küçük bir menfaat için bile olsa milli duruşu bozmamak gerekir.

İtibar suikasti

CHP’nin tavrı bu şekilde, peki ittifak ortağı İYİ Parti’nin genel başkanı Meral Akşener’e ne demeli? Düşünün bir muhalefet partisi lideri, kendi ülkesinin liderini ABD’nin liderinden daha aşağıda görmeyi bırakın Türk kamuoyunu dünya kamuoyuna duyuracak noktaya kadar düşmüş! Akşener bu tavrıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsında ülkemize bir itibar suikasti yaptığının farkında mı acaba? CHP’nin yaptığı gibi ülkemizi karalayan iftiraya sahip çıkan HDP’ye iki çift laf ettikten sonra bir anda yön değiştiren bu parti ve lideri, bir de ülkemizdeki milliyetçi ve ülkücüleri; yani Türk kimliğine aşırı derecede bağlı kesimi temsil etmekte temel köken olarak. Meral Akşener’in yaptığı zaten suç hukuki olarak, ancak vicdanları da objektif ve milli düşünce perspektifinden bakıldığında kanatacak kadar ağır. Sözel karşılığı bu tavrın AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten geldi. Akşener’in sözlerinin siyasi ahlâkla bağdaşmadığını vurguladı Çelik. Bence az bile söyledi.

Kan, vatan, arazi ve bedel

Ne yazık ki Meral Akşener’in dünkü grup toplantısında sarf ettiği talihsiz ifadeler bununla sınırlı değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 23 Nisan mesajında ifade ettiği “Toprak kan dökülmemişse vatan olmaz” mesajını öyle bir yere çekti ki aklıselim düşünen birinin aklı hayali durur. Sayın Akşener toprağı araziyi arsaya dönüştürmek için ödenecek bedelle toprağı vatan yapmak için ödenen bedeli bir tutmakla itham ediyor sayın Cumhurbaşkanı’nı! Sonra kendisini kınadıklarında tartışmanın çok cıvıdığını ifade etmekte. Muhalefet olmayı bu partiler her seferinde çok yanlış anlamaktalar. Net bir duruş yok muhalif partilerde pek çok konuda. Laf olsun torba dolsun siyasetiyle sürekli bir algı oluşturma peşindeler. Yüz verdikçe yüz istemektir bu ki böyle nereye kadar gider bu tren? Onun için HDP için dilde söz kifayetsizdir bu saatten sonra. Lakin CHP ve İYİ Parti’nin milli duruş konusunda net bir karar vermesi lazım; Bizimle misiniz değil misiniz?

Muhammet YILMAZ

26 Nisan 2021 Pazartesi

Politik Eksen: Küresel Bir Kaos Projesi

KÜRESEL BİR KAOS PROJESİ

Öncelikle merhabalar. Vatani görev sebebiyle bir süredir uzak kaldığım sizlerin huzuruna yeniden dönmüş olmanın mutluluğu içerisindeyim. Fakat su uyudu gündem uyumadı bu süreçte. Konuşamadığımız her şeyi konuşmaya çalışacağız. Önceliğimiz şuanda en güncel gelişme olan ABD’nin sözde Ermeni soykırımını yıllar sonra tanımış olması. Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin geçmişteki olayları köpürtmek suretiyle özellikle Türkiye karşı yaptığı bu hamleler bana kalırsa küresel bir kaos projesinin parçaları. Bakınız dünyadaki hiçbir gelişmeyi tek boyutlu olarak düşünemeyiz. Birçoğu birbiriyle bağlantılı. Özellikle de konunun merkezi Türkiye ise düşman çevrelerin muhakkak başka amaçları da vardır. Geçmişte Ortadoğu’da yaptıkları göz önüne alındığında Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin bu bölgedeki misyonerlik faaliyetleri ve teröre verdiği açık lojistik desteği zaten biliyoruz. Irak’ta Saddam rejimini amaçlarına hizmet etmediği anda gözden çıkarmak suretiyle deviren, Suriye’nin kuzeyinde DAEŞ adlı sembolik bir terör örgütü kurarak terör örgütü PKK/PYD’ye sağladığı lojistik desteği meşrulaştıran, Afganistan, Libya, Vietnam ve daha pek çok ülkede Pentagon gibi askeri makamlar ve CIA vb. gizli servisler yardımıyla rejim değiştirme faaliyetleri yürüten ABD, Ortadoğu planının önünde sözde stratejik ortak ama özde en büyük engel olarak gördüğü ülkemizi zor durumda bırakmak adına küresel kaos yapbozunun bir parçasını daha yerine yerleştirdi. Dün Trump’la İsrail-Filistin şeklinde anlaşmalı iki devletli çözümün önünü tıkayan Kudüs’ün İsrail başkenti olarak tanınması kararı sonrası, bugün Biden’la Ermeni meselesinin ilk kez bir ABD Başkanı tarafından soykırım olarak kabul edilmesi, küllenmiş tartışmaları tekrar alevlendirecek gibi görünüyor. ABD’nin bu ikiyüzlü tavrı sebebiyle tarih boyunca hiçbir zaman Türkiye ile arasında ilişki zinciri her zaman pamuk ipliğine bağlı bir şekilde ilerledi. Bundan sonraki süreçte de çok bir şey değişeceğini zannetmiyorum. Hemen hemen bütün makamlar herhangi bir bağlayıcılığı olmayan bu gelişmeye ilişkin gereken yanıtı verdi fakat biz de geri durmayacağız elbette. Arşivlerdeki tarihin neyi gösterdiği ortadadır. Hep söylüyoruz her bu tartışma gündeme geldiğinde açalım bakalım, ak koyun kara koyun ortaya çıksın. Delilsiz, hukuki veya siyasi dayanağı olmayan söylemlerin bizim gözümüzde hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur!

Ayrık otu HDP

Amerika Birleşik Devletleri’ne şaşırmıyorum. Zaten bu tip tavrı yeni bir şey değil. Şaşırmadığım bir gelişme daha var. O da içimizdeki ayrık otu, nifak tohumu, Halkların Demokratik Partisi (HDP). Adında halk ve demokrasi olan ama özünde sözünde bu iki olgunun zerrece bulunmayıp terörün beslediği bu parti, mevcut siyasi iktidarı devirmek ve büyük Kürdistan ideasını gerçekleştirmek için düşman dış güçlerin ekmeğine yağ sürmekten çekinmeyen bir oluşum. ABD’nin daha sözde “soykırım” ibaresini kullanmadan bu teröristler ülkemize bu kirli iftirayı attı! Seçim zamanı “Biz barış istiyoruz, Türkiye partisi olacağız” vb. söylemler kullanıp PKK/PYD’yi Doğu ve Güneydoğu’da besleyecek yetkiyi elde ettikten sonra her türlü düşmanlığı yapıyor. Devlet içindeki görünür en büyük siyasi tehditlerden biri olan bu partinin artık kapatılması elzem hale gelmiştir. Bir an önce yeni bir dava açılmak suretiyle HDP, Türk siyaset sahnesinden artık silinmelidir!

Muhalefetin tavrı

HDP kendine yakışanı yapmışken, diğer muhalefet partilerine bakmakta fayda var. Gerek Cumhur İttifakı’nın bir diğer üyesi Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), gerekse de Millet İttifakı’nın iki üyesi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve İYİ Parti bu noktada gösterilmesi gereken ortak milli tavrı gösterdi. Tabii CHP Sözcüsü Faik Öztrak, bunu yaparken AK Parti’nin yürüttüğü dış politikaya da tepki göstermeyi ihmal etmedi. Elbette gösterebilir lakin yeri ve zamanı doğru değil. Bir yanlış varsa onu kötü bir gelişme sonrası değil de normal bir zamanda söyleyip öneri ve çözümler üretmek daha yerinde olacaktır. Tabii önemli olan bu değil, esas önemli olan konu birliğimize karşı tanınmış kirli bir iftiraya karşı bir araya gelmiş olmak. Bu konuda son dönemde sıkıntılar yaşıyoruz. Bu tip durumlar karşısında siyasi duruş vs. durumlar bir kenara konulmalı. Türk kimliği altında aidiyet duygusuyla bir ülkenin vatandaşları olduğumuz gerçeği artık kanıksanmalı.

Muhammet YILMAZ